4 Eylül 2017 Pazartesi

15 Temmuz Direniş Şiirleri Antolojisi

“15 Temmuz Direniş Şiirleri Antolojisi” Okuma Notları

Bir eser elime geçtikten sonra kütüphanemin dinlenme alanında durur bir süre. Sizlerin paylaşımına sunduğum bu antoloji de bir ay öncesinde okuma bölümüne girdi ve her gün beş on şiir okuyarak sonlandı.  380 sayfa. Şiir kitaplarında nadir görülen hacimde bir eser. Böyle hacimli şiir kitaplarını baştan sona bir seferde okumak haliyle insanı sıkar. Hal böyle iken hacimli kitapların sayfalarını rastgele açar ve okurum. Buradaki dezavantaj bazı şiirleri gözden kaçırmanız, avantajı ise bazı şiirlere iki üç kez okuma şansını vermiş olmamız.

 “15 Temmuz Direniş Şiirleri Antolojisi” kitabını eğitimci şair ve yazar Cevat Akkanat hazırlamış. Şiirler Sultanbeyli Belediyesi katkılarıyla kitaplaştırılmış. İki yüz şiirin yer aldığı güzel, anlamlı bir eser. Cevat Hoca’nın farklı dergilerde yer alan bu konuyla ilgili şiirleri de kitaba taşıması farklı bir değer katmış esere. Hocamız önsöz yazısında ayrıntılı olarak darbeler, 15 Temmuz ve şiir ilişkisine değinmiş.

Orta yaş ve üzeri birçok insanımız önceki dönemlerde darbelere maruz kalmasından kaynaklı yaşadığı ruhsal sıkıntılar vardır muhakkak. 12 Eylül darbesinde sekiz yaşında bir çocuk olarak bende darbenin soğuk yüzünü bulunduğum köyde hissettim. Yirminin üzerinde askeri aracın köye gelmesiyle birlikte köyün çocukları olarak bu kalabalığa katıldık. Köyün erkeklerinin tamamını, köy meydanında toplayan askeri üniformalı subayın sınıf öğretmenimizi saçı uzun diye fırçalaması, bağırıp çağırması çok zoruma gitmişti çocuk dünyamda. Akabinde köyümüzde silahların toplatılması, köylülerin silahlarını saklama telaşları, aklımda kalan yaşanmışlıklardan. Ondan sonraki 28 Şubat. Tankların caddelerde ki gövde gösterilerini ve e-muhtıraları daha taze yaşanmışlıklar olarak hafızalarımızda.

Yıl 2016 artık böyle şeyler olmaz denilen bir tarih. 15 Temmuz darbe girişimi. Ardından yazılan şiirler ve bu şiirlerin bir araya getirilme fikri. Bu yazımda darbeye direnen şiirler, 15 Temmuz Direniş Şiirleri Antolojisi’ne değinelim nahoş geçen o günleri tekrar değerlendirelim istedim.

Post modern darbe, e-muhtıra, adına ne derseniz deyin, bunlara canıyla, kalbiyle, kalemiyle karşı duruş sergileyip emeğini ortaya koyanlar her türlü takdiri hak ediyorlar millet nezdinde. 15 Temmuz akşamının ilk saatlerinde darbe kalkışmasına kimden gelirse gelsin tepki verenler bu vatanın öz evlatlarıdır. Canını ortaya koyabilen bu insanlar milletimizin ta kendisidir.

15 Temmuz gecesi ilerleyen saatlerde olası darbenin olamayacağı düşüncesiyle ağız değiştiren darbe sevicilerinin söylemlerini samimi göremeyiz tabii ki. Bir de salt mevcut hükümet düşmanlığıyla, “ Bunlarda hak etti ama” diyerek körü körüne tarafgirlikle hareket etmelerini anlayamıyorum. Her gurupta takiye yapan, münafık rolü üstlenen insanlarda vardır muhakkak.  Kendilerini kamufle eden zihniyetler bu ve benzeri olaylarda bir şekilde de açık vermekteler.

Darbe teşebbüsünden sonra hainleri bu ve benzeri kitaplarla buluşturmak ne kadar güzel olurdu. Milletimizin o gece yaşananları dile getirdikleri bu şiirleri bir vesileyle okumalarını isterdim. Ne kadar büyük bir yanlışın içine düştüklerini görmeleri açısından iyi olurdu kim bilir? Darbe teşebbüsünde yer alan darbecilerin birçoğunun ifadelerinde -ne kadar samimi bilemiyorum tabii ki- kandırılmışlıktan söz ediyorlar. Her darbede olduğu gibi, yine aynı edebiyat yine aynı bilindik kurgu. Kendilerince kötü giden düzeni değiştirmek bahaneleri. Kime göre kötü? İşte işin bu kısmına kafa yormak lazım. İhanet ortaya çıktığında ise türlü türlü gerekçelere sarılmaları nafile ama millet nezdinde yok olacakları da bir gerçek.

Kitapta en fazla kullanılan vurgu ve söylemleri sıralayacak olursam; 15 Temmuz tarihi, darbe, şehit Ömer Halisdemir, diğer şehit ve gazi isimleri, sela, bayrak, ezan, vatan, millet, Recep Tayip Erdoğan, birlik, beraberlik, dua ve beddua diyebiliriz. Şiirler; marş, destan, gazel, türkü formlarında da vücut bulmuş kitapta.  Hem konu itibariyle hem de şairlerin çoğunu tanıyor olmam bu antolojiye farklı açıdan yoğunlaşmamı sağladı.

Takip ettiğim dergiler, gazeteler, televizyon ve sosyal medya üzerinden 15 Temmuzla ilgili çok şeyler yazıldı çizildi. O gece sonrasındaki süreçlerde renkler daha belirgin ortaya çıkmaya başladı. Yanı başımızdaki insanların farkında olmadığımız duruşlarına şahit olduk. Aklar karalar ve ara renkler birbirinden ayrıldı birer birer. Özgürlüğü, demokrasiyi sadece kendi fikriyatına çevresine hak göreni de gördük maalesef. Allah korusun darbe gerçekleşmiş olsaydı, darbecilere ilk sıralarda selam duracak ne çok sözde demokrasi sevdalılarını seyredecektik!

15 Temmuzda darbeci vatan hainleriyle birebir karşı karşıya gelen, gazi ve şehit veren illerimizi, bulunduğumuz bölgemizde medyadan takip ettik. Sonraki gecelerde ise tüm Türkiye genelinde olan demokrasi nöbetlerimizi, meydanlarımızda tutarak görevlerimizi yapmış olmanın mutluluğunu gururunu yaşadık. Bazılarına tiyatro gelse de.

Darbe girişimine karşı koyulan süreçte beni en çok etkileyen görüntü, darbeci çetenin halkımızın üzerine ateş ettikleri sırada İstanbul Belediyesi önündeki süs havuzunda abdest alan insanlarımızdı. Kim bilir o gece vatandaşların arasında Çanakkale cephelerinde de varlığı konuşulan, bedene bürünmüş ruhlar vardı. 15 Temmuz bize bir kez daha gösterdi ki her ne kadar koşuşturmalar, problemler dünya meşakkatleri yaşasak da gördük ki şahadete hazırlığımız hep varmış. O geceden sonra da hep var olacağının umudunu taşıyacağız. Naçizane bende darbe teşebbüsü sonrası yazılar ve şiirler yazdım, her ne kadar bu kitapta yer almasam da 15 Temmuz sonrası vatan sevgisini şu şekilde ifade ettim en basit haliyle.

vatan
derdiyle
dertlenenlerin
yaşadıkları yerdir
vatan
bir çınardır
bir şemsiyedir
vatan
v
a
t
a
n

Ülkemizin ve milletimizin bekası öncelenmelidir her daim. Darbecilerin yaptıkları yanlarına kâr kalmamalıdır. Cezalarını en ağır şekilde çekmelidirler ki bir daha böyle hain düşüncelere meyil verenler azalsın hatta hiç olmasın. Nasıl ki trafikte hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yoksa milletimizin, devletimizin, ülkemizin bekasını dinamitleyen terör örgütlerini destekleyen vatandaş olsun gazeteci olsun, yazar olsun sözde vekil olsun kim olursa olsun buna müsaade edilmesin ki devletimiz selamet bulsun.

Birçok darbe girişiminde ve demokrasimizin devamlılığı noktasında ki aksaklıkların temelinde yerli iş birlikçileriyle birlikte egemen güçlerin kirli emelleri geliyor. nato, abd, ingiltere, almanya ve diğer emperyalist güçlerin etkilerini minimize etmediğimiz müddetçe darbeler başta olmak üzere sorunlarımızın birçoğunu çözemeyeceğiz maalesef. Birkaç sene sonra ülkemizde bir daha darbe olmaz diyenlere kesinlikle inanmamamız lazım. Çocuklarımızı ve torunlarımızı da içine alacak olan en az yüz yıl ülkemizde her türlü darbe ve girişimine karşı her zamankinden daha uyanık olmalıyız.

Şu anda sinmiş uyuma moduna geçmiş hücreler fırsat buldukları anda yine aynı davranışlar sergileyecekleri kuşkusuz. İçinde bulunduğumuz bu dönem itibariyle içerde ve dışarıdaki tüm şer güçlerin aleni bir şekilde üzerimize gelmeleri boşa değildir. Önümüzdeki süreci, 15 Temmuz darbe girişimini iyi okuyarak değerlendirmeliyiz. O geceyi nasıl bertaraf ettiyse bu vatansever millet, yine aynı o bilinçle önümüzdeki süreci de ülke lehine çevirecek ve yoluna sağlam devam edecektir. Gönül ister ki bir daha postal, dipçik, darbeler, tank, vesayet, işgal gibi kelimeler şiirlerimizde kullanılmasın ve benzeri antolojiler oluşturulmasın inşallah.

“Darbeye Direnen Şiirler” kitabını hazırlayan şair yazar ve edebiyatçı Cevat Akkanat Bey’e ve başta şiirleriyle katkı sağlayan emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu kitaptaki şiirlerin geneli hamasi duygularla ve o gece sonrası sıcağı sıcağına yazılmış şiirleri ihtiva ediyor. Sular durulduktan sonra resimler ve renkler tam olarak ortaya çıktığında yazılan şiirler tabii ki olmuştur. Umarım bu şiirleri de okuma fırsatımız olur.

Kitapta yer alan şiirlerin birçoğunda güzel bulduğum satırları işaretledim. Bazılarını buraya taşıyarak yazımı sonlandırmak istiyorum.

Kısa bir süre önce aramızdan ayrılan merhum Rasim Demirtaş’ın, Ay Vakti Dergisi, Eylül Ekim 2016, 164.Sayısında da yayınlanan “Aydınlık Yüzlü Türkiyem” isimli şiiri;
Aydınlık yüzlü Türkiyem/ sabahları gümüş, akşamları altın yüzlü/ gez uçtan uca Anadolu’yu, Rumeli’yi…/ insanları er sözlü/*/ aslanlar yurdu Türkiyem/ hain tanklarına koç yiğitler direnmiş/ meşeler gibi dal budak salınmış hür/ çınarlar dört bir yanda/ zafer meydanlarında/ ufuk olmuş, bayrak olmuş dalgalanmış/*/ ölürüm de vazgeçmem senden/ senin için sözüm sesim/ senin için güzel Türkiyem/

 Adem Şenay Bey’in “Sahip Çık” isimli şiiri.
Dua dua çoğalıyor insan/ ben o gecede onu gördüm/ daha daha çoğalıyor insan/ ben o gecede onu gördüm/ dava dava çoğalıyor insan/ ben o gecede onu gördüm/ dava dua çağ oluyor insan/ ben o gecede onu gördüm.

Son olarak da, Emel Özkan’ın İtibar Dergisi, Ağustos 2016, 59. Sayısında yer bulan “Gitti” isimli şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hançeresi hançer mi ki kıydılar/ nice masum gece sustu da gitti/ ey günah kendini aklama sakın/ kim selaya sela ekledi gitti/*/ uzun yola çıkmış yükün almamış/ ardına bakmadan nereye gitti/ cebine koymuş da son nefesini/ hileyi aşikâr kıldı da gitti/

İlkay Coşkun
Şiir Vakti Dergisi
Sayı 11, Yaz 2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder