Bir eser elime geçtikten sonra kütüphanemin dinlenme
alanında durur bir süre. Sizlerin paylaşımına sunduğum bu antoloji de bir ay
öncesinde okuma bölümüne girdi ve her gün beş on şiir okuyarak sonlandı. 380 sayfa. Şiir kitaplarında nadir görülen
hacimde bir eser. Böyle hacimli şiir kitaplarını baştan sona bir seferde okumak
haliyle insanı sıkar. Hal böyle iken hacimli kitapların sayfalarını rastgele açar
ve okurum. Buradaki dezavantaj bazı şiirleri gözden kaçırmanız, avantajı ise
bazı şiirlere iki üç kez okuma şansını vermiş olmamız.
“15 Temmuz Direniş Şiirleri Antolojisi”
kitabını eğitimci şair ve yazar Cevat Akkanat hazırlamış. Şiirler Sultanbeyli
Belediyesi katkılarıyla kitaplaştırılmış. İki yüz şiirin yer aldığı güzel,
anlamlı bir eser. Cevat Hoca’nın farklı dergilerde yer alan bu konuyla ilgili
şiirleri de kitaba taşıması farklı bir değer katmış esere. Hocamız önsöz
yazısında ayrıntılı olarak darbeler, 15 Temmuz ve şiir ilişkisine değinmiş.
Orta yaş ve üzeri birçok insanımız önceki dönemlerde
darbelere maruz kalmasından kaynaklı yaşadığı ruhsal sıkıntılar vardır
muhakkak. 12 Eylül darbesinde sekiz yaşında bir çocuk olarak bende darbenin
soğuk yüzünü bulunduğum köyde hissettim. Yirminin üzerinde askeri aracın köye
gelmesiyle birlikte köyün çocukları olarak bu kalabalığa katıldık. Köyün
erkeklerinin tamamını, köy meydanında toplayan askeri üniformalı subayın sınıf
öğretmenimizi saçı uzun diye fırçalaması, bağırıp çağırması çok zoruma gitmişti
çocuk dünyamda. Akabinde köyümüzde silahların toplatılması, köylülerin silahlarını
saklama telaşları, aklımda kalan yaşanmışlıklardan. Ondan sonraki 28 Şubat. Tankların
caddelerde ki gövde gösterilerini ve e-muhtıraları daha taze yaşanmışlıklar
olarak hafızalarımızda.
Yıl 2016 artık böyle şeyler olmaz denilen bir tarih. 15
Temmuz darbe girişimi. Ardından yazılan şiirler ve bu şiirlerin bir araya
getirilme fikri. Bu yazımda darbeye direnen şiirler, 15 Temmuz Direniş Şiirleri
Antolojisi’ne değinelim nahoş geçen o günleri tekrar değerlendirelim istedim.
Post modern darbe, e-muhtıra, adına ne derseniz deyin,
bunlara canıyla, kalbiyle, kalemiyle karşı duruş sergileyip emeğini ortaya
koyanlar her türlü takdiri hak ediyorlar millet nezdinde. 15 Temmuz akşamının
ilk saatlerinde darbe kalkışmasına kimden gelirse gelsin tepki verenler bu
vatanın öz evlatlarıdır. Canını ortaya koyabilen bu insanlar milletimizin ta
kendisidir.
15 Temmuz gecesi ilerleyen saatlerde olası darbenin
olamayacağı düşüncesiyle ağız değiştiren darbe sevicilerinin söylemlerini
samimi göremeyiz tabii ki. Bir de salt mevcut hükümet düşmanlığıyla, “ Bunlarda hak etti ama” diyerek körü
körüne tarafgirlikle hareket etmelerini anlayamıyorum. Her gurupta takiye
yapan, münafık rolü üstlenen insanlarda vardır muhakkak. Kendilerini kamufle eden zihniyetler bu ve
benzeri olaylarda bir şekilde de açık vermekteler.
Darbe teşebbüsünden sonra hainleri bu ve benzeri
kitaplarla buluşturmak ne kadar güzel olurdu. Milletimizin o gece yaşananları
dile getirdikleri bu şiirleri bir vesileyle okumalarını isterdim. Ne kadar
büyük bir yanlışın içine düştüklerini görmeleri açısından iyi olurdu kim bilir?
Darbe teşebbüsünde yer alan darbecilerin birçoğunun ifadelerinde -ne kadar
samimi bilemiyorum tabii ki- kandırılmışlıktan söz ediyorlar. Her darbede
olduğu gibi, yine aynı edebiyat yine aynı bilindik kurgu. Kendilerince kötü
giden düzeni değiştirmek bahaneleri. Kime göre kötü? İşte işin bu kısmına kafa
yormak lazım. İhanet ortaya çıktığında ise türlü türlü gerekçelere sarılmaları
nafile ama millet nezdinde yok olacakları da bir gerçek.
Kitapta en fazla kullanılan vurgu ve söylemleri
sıralayacak olursam; 15 Temmuz tarihi, darbe, şehit Ömer Halisdemir, diğer
şehit ve gazi isimleri, sela, bayrak, ezan, vatan, millet, Recep Tayip Erdoğan,
birlik, beraberlik, dua ve beddua diyebiliriz. Şiirler; marş, destan, gazel, türkü
formlarında da vücut bulmuş kitapta. Hem
konu itibariyle hem de şairlerin çoğunu tanıyor olmam bu antolojiye farklı
açıdan yoğunlaşmamı sağladı.
Takip ettiğim dergiler, gazeteler, televizyon ve
sosyal medya üzerinden 15 Temmuzla ilgili çok şeyler yazıldı çizildi. O gece
sonrasındaki süreçlerde renkler daha belirgin ortaya çıkmaya başladı. Yanı
başımızdaki insanların farkında olmadığımız duruşlarına şahit olduk. Aklar
karalar ve ara renkler birbirinden ayrıldı birer birer. Özgürlüğü, demokrasiyi
sadece kendi fikriyatına çevresine hak göreni de gördük maalesef. Allah korusun
darbe gerçekleşmiş olsaydı, darbecilere ilk sıralarda selam duracak ne çok
sözde demokrasi sevdalılarını seyredecektik!
15 Temmuzda darbeci vatan hainleriyle birebir karşı
karşıya gelen, gazi ve şehit veren illerimizi, bulunduğumuz bölgemizde medyadan
takip ettik. Sonraki gecelerde ise tüm Türkiye genelinde olan demokrasi
nöbetlerimizi, meydanlarımızda tutarak görevlerimizi yapmış olmanın mutluluğunu
gururunu yaşadık. Bazılarına tiyatro gelse de.
Darbe girişimine karşı koyulan süreçte beni en çok
etkileyen görüntü, darbeci çetenin halkımızın üzerine ateş ettikleri sırada
İstanbul Belediyesi önündeki süs havuzunda abdest alan insanlarımızdı. Kim bilir
o gece vatandaşların arasında Çanakkale cephelerinde de varlığı konuşulan, bedene
bürünmüş ruhlar vardı. 15 Temmuz bize bir kez daha gösterdi ki her ne kadar koşuşturmalar,
problemler dünya meşakkatleri yaşasak da gördük ki şahadete hazırlığımız hep
varmış. O geceden sonra da hep var olacağının umudunu taşıyacağız. Naçizane
bende darbe teşebbüsü sonrası yazılar ve şiirler yazdım, her ne kadar bu
kitapta yer almasam da 15 Temmuz sonrası vatan sevgisini şu şekilde ifade ettim
en basit haliyle.
vatan
derdiyle
dertlenenlerin
yaşadıkları yerdir
vatan
bir çınardır
bir şemsiyedir
vatan
v
a
t
a
n
Ülkemizin ve milletimizin bekası öncelenmelidir her
daim. Darbecilerin yaptıkları yanlarına kâr kalmamalıdır. Cezalarını en ağır
şekilde çekmelidirler ki bir daha böyle hain düşüncelere meyil verenler azalsın
hatta hiç olmasın. Nasıl ki trafikte hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yoksa milletimizin,
devletimizin, ülkemizin bekasını dinamitleyen terör örgütlerini destekleyen vatandaş
olsun gazeteci olsun, yazar olsun sözde vekil olsun kim olursa olsun buna
müsaade edilmesin ki devletimiz selamet bulsun.
Birçok darbe girişiminde ve demokrasimizin devamlılığı
noktasında ki aksaklıkların temelinde yerli iş birlikçileriyle birlikte egemen
güçlerin kirli emelleri geliyor. nato, abd, ingiltere, almanya ve diğer emperyalist
güçlerin etkilerini minimize etmediğimiz müddetçe darbeler başta olmak üzere sorunlarımızın
birçoğunu çözemeyeceğiz maalesef. Birkaç sene sonra
ülkemizde bir daha darbe olmaz diyenlere kesinlikle inanmamamız lazım.
Çocuklarımızı ve torunlarımızı da içine alacak olan en az yüz yıl ülkemizde her
türlü darbe ve girişimine karşı her zamankinden daha uyanık olmalıyız.
Şu anda sinmiş uyuma moduna geçmiş
hücreler fırsat buldukları anda yine aynı davranışlar sergileyecekleri kuşkusuz.
İçinde bulunduğumuz bu dönem itibariyle içerde
ve dışarıdaki tüm şer güçlerin aleni bir şekilde üzerimize gelmeleri boşa
değildir. Önümüzdeki süreci, 15 Temmuz darbe girişimini iyi okuyarak
değerlendirmeliyiz. O geceyi nasıl bertaraf ettiyse bu vatansever millet, yine aynı
o bilinçle önümüzdeki süreci de ülke lehine çevirecek ve yoluna sağlam devam
edecektir. Gönül ister ki bir daha postal, dipçik, darbeler, tank, vesayet,
işgal gibi kelimeler şiirlerimizde kullanılmasın ve benzeri antolojiler
oluşturulmasın inşallah.
“Darbeye
Direnen Şiirler” kitabını hazırlayan
şair yazar ve edebiyatçı Cevat Akkanat Bey’e ve başta şiirleriyle katkı
sağlayan emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu kitaptaki şiirlerin geneli
hamasi duygularla ve o gece sonrası sıcağı sıcağına yazılmış şiirleri ihtiva
ediyor. Sular durulduktan sonra resimler ve renkler tam olarak ortaya
çıktığında yazılan şiirler tabii ki olmuştur. Umarım bu şiirleri de okuma
fırsatımız olur.
Kitapta yer alan şiirlerin birçoğunda güzel bulduğum
satırları işaretledim. Bazılarını buraya taşıyarak yazımı sonlandırmak
istiyorum.
Kısa bir süre önce aramızdan ayrılan merhum Rasim
Demirtaş’ın, Ay Vakti Dergisi, Eylül Ekim 2016, 164.Sayısında da yayınlanan “Aydınlık Yüzlü Türkiyem” isimli şiiri;
Aydınlık
yüzlü Türkiyem/ sabahları gümüş, akşamları altın yüzlü/ gez uçtan uca
Anadolu’yu, Rumeli’yi…/ insanları er sözlü/*/ aslanlar yurdu Türkiyem/ hain
tanklarına koç yiğitler direnmiş/ meşeler gibi dal budak salınmış hür/ çınarlar
dört bir yanda/ zafer meydanlarında/ ufuk olmuş, bayrak olmuş dalgalanmış/*/
ölürüm de vazgeçmem senden/ senin için sözüm sesim/ senin için güzel Türkiyem/
Adem Şenay
Bey’in “Sahip Çık” isimli şiiri.
Dua dua
çoğalıyor insan/ ben o gecede onu gördüm/ daha daha çoğalıyor insan/ ben o
gecede onu gördüm/ dava dava çoğalıyor insan/ ben o gecede onu gördüm/ dava dua
çağ oluyor insan/ ben o gecede onu gördüm.
Son olarak da, Emel Özkan’ın İtibar Dergisi, Ağustos
2016, 59. Sayısında yer bulan “Gitti”
isimli şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hançeresi
hançer mi ki kıydılar/ nice masum gece sustu da gitti/ ey günah kendini aklama
sakın/ kim selaya sela ekledi gitti/*/ uzun yola çıkmış yükün almamış/ ardına
bakmadan nereye gitti/ cebine koymuş da son nefesini/ hileyi aşikâr kıldı da
gitti/
İlkay Coşkun
Şiir Vakti Dergisi
Sayı 11, Yaz 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder