17 Nisan 2025 Perşembe

Şah İsmail Hikâyeleri

Şah İsmail Hikâyeleri Üzerine İzleksel Bir Değini
‎“Şah İsmail Hikâyeleri” Yazar Hayrettin İvgin’in, Ocak 2025'te, Kültür Ajans Yayınları etiketiyle okurlarıyla buluşturduğu, doksan altı sayfa hacmindeki eseridir. Kitap, konusu dâhilinde değerlendirmeler, kaynaklar ve derlemeler üzerinden yol alınmaktadır. Ayrıca tarihi bir şahsiyet olarak Şah İsmail’in ölümünün 500. yılı münasebetiyle bu eserin neşredilmesinin anlamı olduğunu düşünüyorum.
‎Hikâyelerin içeriğine girmeden, etraflıca bir değini de bulunmak istiyorum izninizle. Kitapta yer alan Şah İsmail hikâyelerinde mücadelenin, acınız, hüznün, kederin, kavuşamamanın işlendiği aşk-sevda hikâyeleri daha çok yer almaktadır. Anlatımlarda doğaüstü hadiselerle beraber, destanlaşmış bir üslup kendisini hissettirmektedir. Daha öz manada, siyasi devlet adamlığı ve Şiîlik anlayışından ziyade Şah İsmail etrafında oluşturulmuş hikâyeler, anlatılar, masallar (nağıllar), sevdalar ve şiirlerle oluşturulmuş bir kültür adacığının önde tutulduğunu söyleyebiliriz.
‎Hikâyelerden, “Şah İsmail ve Gülizar Hanım”, ”Şah İsmail ile Gülperi Hikâyesi” Ayrıca Şah İsmail hikâyeleriyle benzerlikler gösteren “Güzel Ahmet Masalı” gibi bir kısmını burada sıralayabiliriz. Bunların Azerbaycan, İran, Anadolu ve hatta Balkanlar ve Kırım varyantlarıyla birlikte verilmesi dikkat çekicidir. Çeşitli varyantlarıyla verilen örnek hikâyelerde ki benzeşen ve ayrışan yönlerini de böylelikle görmekteyiz. Gerek toplumumuzda gerekse de ruh coğrafyamızda etki alanına şahit olduğumuz bu hikâyelerle anlatma, nakletme yani sözlü kültürümüzün ulaşmış olduğu noktaları da görmemiz açısından önemli buluyorum. Hikâyelerin bir kısmını Hayrettin İvgin Hoca gün yüzüne çıkarmış olmakla birlikte birçoğunu da on dokuzuncu yüzyıldan günümüze değin çok kaynakta ve anlatılarda yerini bulmuştur. Hikâyelerin, beş asır zaman diliminden günümüze değin daha çok muhayyel bir alana evirilmiş olduğunu söylesek yanlış olmayacaktır.
‎Şah İsmail hakkında kısa bir özet bilgi geçecek olursam; Safevî Devleti'nin kurucusu ve ilk şahı olan İsmail, 1487-1524 yılları arasında yaşamıştır. 1501 yılında kurucusu ve ilk şahı olduğu Safevî hanedanlığı 1736 yılına kadar hüküm sürmüştür. Hayatı boyunca, Osmanlı Devleti ile birtakım çekişmeler ve mücadeleler yaşamış olan Şah İsmail, Çaldıran Savaşı'nda Padişah Yavuz Sultan Selim tarafından yenilgiye uğratılmıştır. Şah İsmail aynı zamanda Azeri-Türk şairi olarak da bilinir. Şah İsmail, devlet adamlığının yanında Alevi- Bektaşi kültüründe ulu bir halk şairi ve aşığı olarak bilinir. Nesimî, Fuzulî, Yeminî, Viranî, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet ile beraber Hatayî (Şah İsmail) yedi ulu ozan (şair) arasında anılmaktadır. Şah İsmail, 1524 yılında otuz yedi yaşında Tebriz’de Hakka yürümüştür.
‎Şiirlerinde “Hataî veya Hatayî ” mahlasını kullanmıştır. Kurduğu devlet, Şiîlik temeli üzerine inşa edilen bir tarikat devletidir. Divan’ının yanı sıra Dehnâme ve Nasihatnâme adlı bilinen eserlerinde de ideolojik tavır açık bir biçimde kendisini göstermektedir. Şah İsmail hem halifeleri hem de şiirleri vasıtasıyla kendisini özellikle Anadolu’daki konar-göçer Alevi Türkmen halkına tanıtmıştır. Şah İsmail, Erdebil sufiliğinin yanı sıra Akkoyunlu hanedanının da varisidir. Uzun Hasan’ın torunu olması ona ayrıca daha güçlü bir siyasi kimlik kazandırmıştır.
‎Kitabın kırk altıncı sayfasında şöyle bir eleştiri de bulunulmuş; “Neredeyse 500 yıldır Türk kaynaklarında Şah İsmail yok. Çünkü Şah İsmail mezhepleşme sebebiyle inkâr edilmiş ve yok sayılmıştır” Bu tespitin doğruluk payı vardır muhakkak. Buna benzer durumlarda da hep özeleştiri yapılmasının gerekliliğine de inananlardanım. Ama kabul edelim veya etmeyelim şöylede bir şerh hali de vardır. Şah İsmail’in Çaldıran’da Osmanlıya yenilmesiyle, tarihi yazan vakanüvislerin yenilenden ziyade, yeneni yazması daha çok ihtimal dâhilinde olduğunu da düşünmemiz gerekiyor. Kaybedenin dostu azalırken, kazananın dostlarının artması da hayatın bir gerçeğidir.
‎Velhasıl, Şah İsmail’in devlet adamlığı ve fikriyatı yönleri geri planda tutularak daha çok yaşanılan zorluklar ve sevdaları-aşkları başat alınmış demiştik. Şah İsmail hikâyelerinde ki bütün anlatımlar kadim kültürümüzün odacıklarından birisi hüviyetindedir. Şah İsmail hikâyeleri gibi anlatılar, gönül mülkümüzün ihyasına yönelik birer katkı hüviyetindedir. Şah İsmail gibi birçok devlet ve kültür insanları hatalarıyla, sevaplarıyla tarih sahnesinden çekilmişlerdir. Ayrıştırıcı ve ötekileştirici dilden uzak durarak daha çok kucaklayıcı ve birleştirici yönlerine odaklanmak elzem olacaktır. Bu bağlamda Hayrettin İvgin hocamın dilinin birleştirici ve kaynaştırıcı olduğunu söylemek istiyorum. Mamafih bütün insanların benzer fizyolojiye, benzer ihtiyaçlara ve benzer naçarlığı taşıdığı dünyamızda insanın kendi varsıllığını bilmesi ve bu doğrultuda hareket etmesi en büyük erdem olacaktır. Çeşitli fikirlere, anlayışlara katılmasak da saygılı olmamız gerekiyor. Kendimizden olmadığını düşünerek perva etmemeliyiz. Yazar Hayrettin İvgin hocamın, bu kitabı vasıtasıyla Şah İsmail üzerine atfedilen hikâyeler ve tatbikî fikriyatı üzerine bir yolculuğa çıkmış olduk. Bu konuda diyebileceğim başka bir şey yok ama demediğim çok şeyin olacağı muhakkak. Okumaya ve bilgilenmeye davet ediyorum efendim. Buyurunuz.
‎İlkay Coşkun
‎Kültür Çağlayanı Dergisi
Ocak Şubat 2025. Sayı 90


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder