“Ankara Günlüğü”nde Yaşayan Türkü
“Ankara Günlüğü” Yazar Ahmet Doğru’nun Haziran 2025 tarihinde, KDY Yayınları etiketiyle okurlarıyla buluşturduğu dokuzuncu eseridir. Otuz üç adet günlük yazısının yer aldığı kitap, yüz otuz sekiz sayfa hacmindedir. Günlükler, Ekim 2018 ile Ocak 2020 tarihleri arasında yazılmış olduğunu görmekteyiz. Günlükler, Cahit Zarifoğlu’nun “Yaşamak” isimli günlüklerinde olduğu gibi gün gün değil de haftalık zaman dilimlerinde yazılarak faklı bir deneyim hayata geçirilmiştir.
Günlüklerden anlaşıldığına göre yazar, Ankara’ya güzel bir gençlik ve özlem bağışlamıştır. “Bir mırıltı palazlanır dudağımdan gözlerime Ankara dolar” (s. 107) diyerek bu özlemini taçlandırmaktadır. Yazar bütün yazdıklarında Ankara’yı özlem ve sevgiyle yâd etmektedir. Günlüklerin sonlarında, “Ne güzelsin Ankara!”, “Şen olasın Ankara!”, “Türkü türkü kal Ankara, türkü türkü gül Ankara!”, “Güle güle kal Ankara!” gibi ifadelerle temennilerini dillendirmektedir. Yazar, Ankara’yı hep ululamaz tabi ki. Zor ve sıkıntı duyduğu konulara da değinir. Ankara’yı bir bürokrasi soğukluğunda görür mesela. İnsanın olduğu her yerde iyilerde kötülerde vardır. Bundan kelli kimi insanlara ısınamamıştır. “Bir yerde söylediğin bir söz, bambaşka bir kılıkla hoş olmadık başka bir yerde karşına çıkabiliyor” (s. 25) diyerek bir nevi maruzatını iletir. Zaman zaman bunlar gibi sükût-i hayale uğrar. Bu süreçte iyi veya kötü yüzlerce anıyı Ankara toprağına armağan eder.
Kitap isminden de anlaşıldığı gibi kitabın ana omurgasını Ankara oluşturmaktadır. Ankara, anlatımlarında türkü, bağlama, teyp, kaset ve tütün birlikteliği vardır. Yazar, 1996 - 2000 yılları arasında Ankara Gazi Üniversitesinde lisans eğitimini alır. Okul bitiminde ücretli öğretmenlik ile öğretmenliğe adım atar. Devamında Ankara Bilkent Üniversitesinde yüksek lisans eğitimine başlar. 2002 yılında askeri öğretmendir. Doktora eğitimini Bolu’da 2018 - 2020 yılları arasında alırken yol güzergâhında yine Ankara vardır. Yazar, yer yer Pazarcık’ta geçen çocukluğuna varana kadar zamansal atlamalar yaparak geçmişe yolculuğa da çıkar. Bu gidişlerle beraber anılarını uyandırmaktadır adeta. Günlüklerden anlaşıldığı üzere bu yol, yazarın dimağını diri ve duru tutmaktadır. “Yol türküdür, türkü yolundur” sözündeki gibi bir döngüde ve yollardadır yazar. Yollar, hasret olduğu kadar bir taraftan da berekettir. Bu yıllarda kırk yaşını geçirmiş bir ateş ustasıdır adeta. Önsöz yazısında bu günlüklerin doğuşunu çok güzel bir şekilde izah eder. Buradaki günlükler, genelde yolda dinlenilen türkülerin sözlerini epigrafa (eserin başındaki alıntı söz veya şiir) alarak başlar. Türkü eşliğinde dünün Ankara’sındaki hatıraları ayaklandırır ve bu günün Ankara’sını seyre daldırır. Yine yazarın ifadesiyle bu yazılanlar, o yılların Ankara’sının anıştırmasını, karşılaştırmasını ve duyumsatmasını içermektedir.
Günlük veya günce dediğimiz bu yazım türü, yazarın günlük olaylarla ilgili düşüncelerini yazdığı, gününü de not düşerek kaleme aldığı kısa yazılardır. Başka bir ifade ile günlükleri insan yaşamının bir grafiği veya nabzı olarak tanımlamamız mümkündür. Cahit Zarifoğlu, Nurullah Ataç, Cemil Meriç, Cemal Süreya, Tomris Uyar, Oğuz Atay, Franz Kafka, Virginia Woolf, Stefan Zweig, Sylvia Plath, Albert Camus gibi tanınmış tanınmamış, Türk veya yabancı birçok yazarın günlükleri kitaplaştırılmış olduğunu görmekteyiz. Günlükler tarihsel olursak; “Ali Bey'in Seyahat Jurnali”, Şair Nigar Hanımın, “Hayatımın Hikâyesi” gibi ilk günlükler olarak karşılaşmaktayız.
Gerek türkü sözlerine gerekse de türkülere ses olmuş türkücülere ve kimi şair ve yazarlara çokça yer verilir günlüklerde. “Pir Sultan, Karacaoğlan, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri, Heyder Baba, Erzurumlu Emrah, Şehriyar, Cem Karaca, Davut Sularî, Arif Sağ, Selda Bağcan, Âşık Mahzunî Şerif, Fikret Kızılok, Gülden Karaböcek, Haluk Levent. Hasan Sağındık, Uğur Işılak, Ali Ekber Çiçek, Sabahattin Ali, Talat Sait Halman, Yavuz Bülent Bakiler, Abdurrahim Karakoç, Erdal Erzincan, Zülfü Livaneli. Selçuk Küpçük, Ali Akbaş, Mehmet Gözükara, Saadettin Yıldız Hoca” gibi isimleri ilk aklıma gelenler olarak sıralayabilirim. Günlüklerde geçen Ankara başta olmak üzere bazı mekânlara da bir bakacak olursak; “Kızılay, Güven Park, Kavaklıdere, Beytepe, Bahçelievler, Beşevler, Bilkent, Emek, Dikmen, Toroslar, Nurdağı, Amanoslar, Pazarcık, Bolu” gibi yerleri öncelikli olarak sıralayabiliriz.
Yazarın, her günlük yazısında epigrafa yerleştirdiği türkü sözleri başta olmak üzere şiir alıntılarına ve güzel sözlerden bazılarına da bir bakalım; “Hasreti bırakıp özlem getiren/ Güllerin yerine diken bitiren/ Gönlümde yarayı açan o tren/ Ötünce hatırla yâr beni beni.” (s. 18 - Diyardan Diyara, Arif Sağ türküsü), “Dilde gam var şimdilik lütfeyle gelme ey sürur” (s. 40 - Rasih), “Pir Sultan Abdal'ım bu dünya fani/ Veren Allah elbet alır bu canı/ Dostun bir çift sözü üşüttü beni/ Yüce dağ başında buymuşa döndüm.” (s. 49), “Sen Hakka tevekkül kıl/ Tefviz et ve rahat bul/ Sabır eyle ve razı ol/ Mevla görelim neyler/ Neylerse güzel eyler.” (Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri) gibi.
“Naçizane benim de Ankara üzerine kalem oynatmışlığım vardır. “hastaya ilaç, yolcuya telaş/ milletvekiline maaş, zengine dolaş Ankara/ kültüre seymen, düğüne oyun/ gecekonduya fukara, çocuğa lunapark Ankara.// kimine umut, güzeli soyut/ trafiği boyut, asgari ücrete büyük Ankara/ trene istasyon, otobüse durak/ insana buyruk, bazılarına kuyruk Ankara.// ülkeye baş, yolları taş/ havası talaş, başarıya ulaş Ankara/ yeşili azık, sosyetesi nazik/ yemediğin kazık; Çinçin, Roman, Sincan, Ankara.// Kalede bayrak, yolda uğrak/ memura torpil, Kızılay Ulus Ankara/ kitaba dost, sırta palto/ düşmana korku, milyonlara yaşam Ankara.// yolda taksi, dolmuş da aksi/ rızık ekmek, elbiseye kumaş Ankara./ evde TRT, gazinoda eğlence/ her gün her gece Karşıyaka’da mezar Ankara.//… yaza kavun, kışa simit/ askere silah, kahramana Kazan Ankara.”
Her ne kadar anı ile günlük karıştırılsa da günlüğün gün gün, anı yazısının ise aradan zaman geçtikten sonra yazıldığını biliriz. Türk edebiyatında rûznâmeler, vakayinâmeler, seyahatnâmeler, sefaretnâmeler gibi yazılanları da günlükler olarak değerlendirmemiz mümkündür. Günlükler bütün samimiyetiyle yazarın iç dünyasını görmemizi sağlamaktadır. Yazarın özel hayatı, kırgınlıkları, sıkıntıları, aşkları gibi birçok konuyu günlüklerde görmemiz mümkündür. Günlük yazmak, hayal gücünü uyarıp yenilikçi düşünce yollarını aralayacaktır. Böylelikle insan kendi potansiyelinin farkına varacaktır. Duyguların hem yazılı hale gelmesine hem de duygusal farkındalığı sağlayacaktır. Başka bir cihetten de günlük tutmak, edebiyatın da kapılarını daha çok aralayacaktır.
Zaman zaman günlükler okurum. Günlükleri hem daha öznel hem de daha sevimli, cana yakın bulurum. Yine aynı şekilde bu içten samimi günlükleri; şiir, hatıra ve deneme havasında okudum. Daha çok gür sesli şiirleriyle tanıdığımız Ahmet Doğru hocanın, diğer edebi türlerde ki ürünlerini de gayet başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Günlüklerde yaşanılanlar ve düşünceler açık ve serbest bir şekilde ifade edildiği için makbul olan yazarının ölümünden sonra günlüklerin yayınlanmasıdır. Yazarı hayatta iken yayınlanan günlüklerde bazı kaygılardan dolayı günlük içeriğindeki samimiyet sekteye uğrayabilmektedir. Öyle ya yazarın hayatı, kırılganlıkları, sıkıntıları, aşkları gibi birçok yaşanmışlığı içermektedir. Yine de yazar hiçbir kaygıya mahal vermeden cesaretle, içtenlikle kalemini kullandığını görmekteyiz. İyi okumalar dilerim.
Şair Yazar Dr. Ahmet Doğru kimdir
21 Şubat 1975 Cuma günü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde dünyaya gözlerini açtı. Dokuz yaşına kadar Ahır Dağının eteklerinde Aksu çayının kıyısında tabiata dair eğitimini aldı, sonra Osmaniye'ye göç edildi. İlk ve orta öğrenimini memleketi Osmaniye’de tamamladı. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat Öğretmenliği bölümünden 1998 yılında mezun oldu. Aynı üniversitede Türkçe öğretimi alanında yüksek lisans yaptı. Daha sonra Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesinde Türkçe Eğitimi alanında doktora eğitimini bitirdi. Öğretmenliğe memleketi Osmaniye’de başladı. Halen Osmaniye Şehit Veli Demiryürek Bilim ve Sanat Merkezinde Türk Dili ve Edebiyat Öğretmenliği görevini sürdürmektedir.
Yazmaya Güneysu dergisinde başladı. Dergah, Türk Edebiyatı, Ay Vakti, Eğitim, Çınar, Gümüş Kalem, Su, Ardıç, Berceste, Lika, Künye, Hece Taşları, Devinim... gibi birçok dergide şiirleri ve yazıları yayınlandı. Dergicilikle uğraştı. Çınar dergisinin sanat danışmanlığını, Baykuş Dikey Duruş ve Su Edebiyat dergilerinin editörlüğünü yaptı. Halen Güneysu dergisi editörlüğüne devam etmektedir.
Eserleri:
Ay Adası (Şiir- 2000), Dünya Döngüsü (Şiir- 2012), Aşkın Kaleleri (Şiir - 2014), Yedi Ocak Yangını (Şiir - 2020), Kalemi Pusat Bilmek (Deneme - 2023), Zamanın Fethi (Hikâye - 2023), Koyu Şiirler (Şiir- 2023), Koyu Kıvam (Küçürek Öykü,2025), Ankara Günlüğü (Günlük, 2025) ve Bir An Sonsuzluk (Çağrıntı, 2025).
İlkay Coşkun
Kültür Ajanda Dergisi
Aralık 2025, sayı 145





Hiç yorum yok:
Yorum Gönder