yorgundu kadın
soğukla yoğrulmuş gözleriyle
cengi oynanan, nara atılan sokaklarında
sunağında saklı gül kurusu yalnızlığıyla
delişmen bir sessizliğe büründü
kalabalıklardan süzülen
kaypak bakışlardan fırlayarak
kızıllıkta yayılan karanlık misali
en mahrem gecelerin gizeminde bile
öncü arzularının enkazındaydı oysa
çarmıha gerilmiş umudu elinde
tastamam huzursuzluktaydı ten
çekiç vuruş öncesi
kırıldı kırılacak testi
oturdu kabahatli yerinde
yarını zehirleyen bir adamın kadehinde
yalpalayarak aktığı sinesine
mayasını tutturan ırmak misali
mayın tarlasının tam ortasında
tavında dövülen demirdi aslı
kadın yorgundu
peşine düştü düş kurgusunun
el değip de kapandı deniz mavisiyle
kumların sıcaklığında sararan bedeni
naçar ellerin avuntusundaydı
üç vakitten fazla tuttu dilini
bağrı yanık üç kuşak içinde
yakiniydi iç çekişlerinin
ve bir asır kaybedişin
nev baharı küreleyen mevsimlerdeydi
koskocaman bir hikayenin doğurduğu
töre kaçkını gelindi vazgeçilen
yılan zehrinden almıştı nasibini
ve de hamileydi..
…
İlkay Coşkun
12.11.2011
Mühür Dergi
Sayı 38, Şubat 2012
------------------------
Lamia - Sesli Dinle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder