09
Mayıs 2016 tarihinde yetmiş bir yaşında aramızdan ayrılan Ali Şahin Canozan
ağabeyimi bin dokuz yüz doksanlı yıllarından itibaren tanıma şerefine ulaştım. 6 Mayıs 2018 tarihinde yine mayıs ayında
seksen beş yaşında ebedi âleme yolculuk eden Kadir Üredi Bey’i de iki binli
yılların başından itibaren tanıma fırsatı buldum. İki değerli insan hayattayken
söyleşi yaparak, edebi yönlerine ve kitaplarına yönelik yazılar yazarak çok
anlamlı bir mutluluğa eriştim.
‘Benim pirim, üstadım Yunustur’ sözünü sık sık tekrarlamış olan Ali Şahin Canozan’ı ilk, Merhum Bekir Sıtkı Erdoğan’ın ‘Han Duvarları’ şiirine olan
hayranlığıyla tanıdım. Âşık Ruhsatî, Emrah, Âşık Seyranî, Sümmanî gibi Hak âşıklarının
değişlerini dilinden düşürmezdi. Daha çok kitaplara düşkünlüğüyle ile tanıdığım
araştırmacı yazar ve şairimiz irticalen türküler ve şiirler okurdu. ‘İnsan
noksanını bilmek gibi irfan olmaz’ sözünü
öyle çok duydum ki kendisinden hafızamda kalıcı olarak yer etti. Kendilerine
canlı antoloji desek yeridir. Ezberinde, seçilmiş
o kadar çok şiir var ki inanamazsınız. Divan şiirlerinden tutun da Cumhuriyet
dönemi şiirlerine kadar, günümüz tanınmış hece şairlerine kadar çok şair ve
şiiri hafızasında barındırırdı. Yazarımız aynı zamanda iyi bir derlemeciydi.
Köy köy gezip hikâyeler, türküler derlemiştir. Araştırmacı yönünü hep canlı
tutmuş, öğrenmekten ve öğretmekten hiç geri kalmamıştır. Revak Dergisi başta olmak
üzere birçok şehir kültürü dergisinde yazıları yayınlanmıştır. Mum sekili
odaları, Gaze Düğünleri gibi unutulmaya yüz tutmuş kültürlerimizi yeni
nesillere aktarmıştır.
Yazılarında kültür ve şahsiyetlere çokça
yer vermiş, dili ve medeniyet tasavvurunu daima öncelemiştir. Ayrıca milli,
kültürel değerleri kaybetmeden ilerleme, gelişme, şehirleşme konularına çok
ehemmiyet vermiştir. ‘köyden geldikleri
gibi kalmışlar’ eleştirisini birçok kişiye çekinmeden yapardı. Sivas Radyo
Televizyonu SRT'de yaklaşık on yıl gibi bir süre ‘Mısra Yağmuru’ adlı şiir ve sohbet programı yaptı. Belli başlı kitapları; ‘Âşık Noksanî Hayatı ve Şiirlerinden Seçmeler’, ‘Âşık Seyit Yalçın’, ‘Âşık
Meslekî Hayatı ve Sanatı’ ve ‘Akşam
Hüznü’ isimli kitapların yazarıdır.
Araştırmacı
Yazar Kadir Üredi Bey’i bir kelime ile anlatır mısınız deseniz? ‘Beyefendi’ derim. Beyefendi kelimesini
layığıyla taşıyan Sivas’taki en önemli şahsiyetlerden biriydi. Giyimi,
hitabeti, konuşma üslubundaki yumuşaklılığı, duruşu, anlam yüklü sessizliği
gibi birçok halini bu özelliğine dâhil edebiliriz. En önemli hasletlerinden
diğeri aşk derecesinde ki Sivas sevdasını söyleyebiliriz. Daha çok özlemini
çektiği eski Sivas aşkıdır bu. 2006 yılında yayınlanan ilk kitabı, ‘Bir Şehrin Beş Hali’ ile birlikte
birçok insanın Araştırmacı Yazar Kadir Üredi’yi tanıma imkânı oldu. 2006
yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından yılın şehir kitabı seçilip ödül
alması Sivas’ımız için çok anlamlı olmuştur. Onun da Allah vergisi bir hafızası
vardı. İlkokul yılları olan 1940’lı yılların başında okul arkadaşlarının ve
öğretmelerinin isimlerini, bu gün gibi hatırlaması insanı başlı başına
hayretler içinde bırakırdı. Kendileri çok iyi bir antika saat koleksiyoncusuydu.
Gençlik
yıllarında yazmış olduğu eserler maalesef babası tarafından o vakitlerin manav
hüviyetinde olan aktarlarına baharat,
karşılığı değersiz kâğıt olarak satıldığından kaybolmuşlardır. Uzun yıllar Revak, Hayat Ağacı, Sultan Şehir, Sivas
Kültür Dergileri ve İrade Gazetesi başta olmak üzere birçok yerde yazıları yer
aldı. Sade dili, imgelerdeki özgünlüğü, cümlelerdeki vurguları, asude dili
yazılarını keyifle okutturmaktadır okurlarına. ‘Sivas’ın
Sessiz Gözlemcisi’ olarak bilinen Kadir Bey’in, ‘Bir Şehrin Beş Hali’, ‘Şehrin Ahşap Zamanı’ ve ‘Sivas’ımı Sıtkınan Sevdim’ belli başlı kitaplarıdır.
Sağlıklarında
kendilerini tanımış olmaktan mutluluk duyduğum Kadir Üredi ve Ali Şahin Canozan’a
Allahtan rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun inşallah.
İlkay Coşkun
Haziran 2018 / Sivas
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder