Fikir ve aksiyon adamı Mehmet
Akif İnan 6 Ocak 2000 tarihinde aramızdan ayrıldı. 1974’te yayımlanan Hicret ve 1991’de yayımlanan Tenha Sözler isimli iki şiir kitabı bulunmakta.Kişi için hatıra neyse
millet içinde tarih odur’ anlayışıyla kökten, temelden ve çocukluktan
gelip, geleceğe ve umuda yolculuğun portresini çizer şiirlerle. Çocukları birer
figür olmaktan çıkarıp geleceğin büyüklerini bu günden aktör olarak görür. Şiirlerindeki
çocuklar daha çok Anadolu’nun bağrında serpilmiş Müslüman çocuklarıdır. Özellikle
bu kitaplarda kendi çocukluğuna ve çocuklara dair anlatımların yer aldığı
imgelere yer vermek istiyorum.
Mehmet Akif İnan, divan şiiri
ve halk şiiri geleneğinden beslenir. Genellikle beyit türü şiir biçemini
kullanır. Şiirleri her ne kadar tadıyla, hüznüyle, umuduyla bireysellik taşısa
da toplumsallığa açılan kapı her zaman açıktır. Tasavvuf, ölüm, hayal gücü,
zaman, insanlar, şehirler, günlük yaşantı daha da çok özünde aşk olan şiirler.
Çocukluğundan bu tarafa gelenekten kopmadan İslami ve Anadolu’nun kadim
kültürünü yansıtır. Üstad Sezai Karakoç’un ‘Gelenek
şairin mektebidir’ sözündeki gibi yerli, milli, bizden biridir. Kaknüs
bitkisinin hayatiyetini devam ettirmesi misali, döngüyü hep kendi köklerimizde
ve medeniyetimizde görür. Merhum Alaeddin Özdenören’e göre Mehmet Akif İnan ‘ülkü ile aşkı birbirinin içinde eritmiştir’
Mehmet Akif İnan’ın ‘Edebiyat ve
Medeniyet Üzerine’ kitabında şiire, edebiyata ve medeniyete bakış açılarını
birçok yazısıyla ele aldığını görmekteyiz.
Gerek kendi çocukluğunu
gerekse de başka çocukları mısralarına konuk eden öyle çok şairimiz var ki.
Bunu, Mehmet Akif İnan’ın gönüldaşları ve çağdaşları üzerinden birkaç örnekle
serilmeyecek olursam; şiirlerinde çocuk ve genç temasını en çok işleyen
şairlerimizin başında kuşkusuz Üstad Necip Fazıl gelir. ‘Çocuk’ isimli şiirinin ilk bölümü şöyledir. ‘Annesi gül koklasa, ağzı gül kokan çocuk/ Ağaç içinde ağaç geliştiren
tomurcuk/ Çocukta, uçurtmayla göğe çıkmaya gayret/ Karıncaya göz atsa ‘niçin,
nasıl’ ve hayret’. Zanaatta, sanatta
ve hayatın genelinde yüksek ideallere sahip mihmandarlar arama, yeni tilmizler
bulma çabaları boşuna değil. Müslümanların bahçelerini, verimli ve gürbüz tutma
çabalarının örnekleri adeta.
Cahit Zarifoğlu ise ‘İşaret Çocukları’ şiirinde ‘Havuz sularına
kapılan çocuklar’ benzetmesiyle çocukluğu ne güzel anlatır. Üstad Sezai
Karakoç’un, büyükleri şehre, çocukları kiraz bahçelerine benzetmesi ayrı bir
güzelliktir.
Bir çocuğun masalsı anne
özlemini Arif Nihat Asya da ‘Masallarla’ şiirinin ilk bölümünde şöyle
ele alır. ‘Benim de bir annem olsa /
Annemin beşiğini seve seve sallardım/ Gülse, güller açılırdı içimde/ ve ağlasa
inci inci ağlardım’
Her ne kadar nesiller değişse
de aile, çocukluk ve ebeveynlik olgusu hep aynı ehemmiyetini sürdürüyor.
Kaşgarlı Mahmud’un ‘Tay, at olunca at
dinlenir. Çocuk adam olunca ata dinlenir’ sözünün nesiller boyu
güncelliğini koruduğu bir gerçek.
Merhum Mehmet Akif İnan’la
devam edecek olursak; şiirlerinde çocuk; imgelerle, benzetmelerle yer bulur. En
bilineni Mescid-i Aksa şiirinin ‘Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde/ Bir çocuk
gibiydi ve ağlıyordu /Varıp eşiğine alnımı koydum’ mısrası bunlardan biri
ve en bilindik satırlarıdır.
Akif İnan, çocuğu ailenin
içinde görür ve bunu mısralarına taşır. ‘Bir
sırdır içinde evler anneler/ çocuklar başında bir yeşil çelenk’ (Akşam şiiri - Hicret
kitabından) ‘Anamı sorarsan büyük doğudur/ Batı ki sırtımda paslı bıçaktır’
(Yiğitler şiiri - Hicret kitabından) Üstad Necip Fazıl’ın ‘Büyük Doğu’ felsefesine göndermede
bulunur ve annelik olgusunun içini doldurur. Ayrıca batıyı, paslı bıçak olarak
imler. Bunun gibi birçok mısrada aileye ve çocuğa ulvi değerler yükler.
Bazı mısraları, çocuğa
seslenme şeklindedir. ‘Haberin var mı ey
güzel çocuk/ İçimde devinen çağlayanlardan’ (Şafak şiiri - Tenha Sözler
kitabından) ‘Gel yürü ey çocuk güvene, aşka/ Bulutlar donansın sözleşmemizden’
(Doğrul Bana şiiri - Tenha Sözler kitabından)
Şiirlerinde, öksüzlük ve
yetimlik haline çokça yer verir. ‘Hicret’
kitabında yer alan ‘Olağanüstüler’
şiirinde Peygamberimizi anlatır. ‘Alınıp
oyundan nurdan neşterle/ Ayıklar içini bir melek doktor/ Sütanne evine dolan
bereket/ Seven bir çehreye gülücüğündür/ Anaya babaya yük olmamanın/ Anıtını
diktin ey büyük yetim’
Yetimlik ve öksüzlüğü işlediği diğer şiirleri
şu şekildedir; ‘Ey dil ey kalbimin öksüz
çocuğu/ azığın ağıt senin’ (Sarnıç şiiri - Hicret kitabından) ‘Bir yetim
çocuktur günlerim gülüm/ Seslerim kırıktır yatağım zindan’ (Arzıhal şiiri - Tenha
Sözler kitabından) ‘Şimdi yanında mı akşamlarımız/ Ve o derinden o çocuksu
sesin/ Tanır mı kalbimin yetimliğini’ (Sular şiirinin son bölümü – Tenha Sözler
kitabından.)
‘Toprağın Babası’ şiirinde, ‘Eylemin
o önder çocuğu büyür/ Evrenin sebebi en soy ellerde’. Çocuk olan Hz. Ali’nin Peygamber Efendimizin
yatağında yatması hadisesini yine aynı şiirde şöyle ele alır ‘Ve nur yatağında kılıçla bekler/ Sonsuza
açılan hicret aşkına.’ Bu şiirin devamında Hz. Hasan
ve Hz. Hüseyin’e ‘iki güzel iki kumru iki
er’ mısrasıyla göndermede bulunur.
Aksiyon ve dava adamı olmayı
çocukluktan başlayan mücadelelerde görür şairimiz. Nasıl ki ağaç tohumla
başlayıp filizle devam eden bir süreçse, insanın hayatında da çocukluk önemli
bir dönemdir. Çocuk imgesi, çocukluğu yansıtan kelimelerle de hayat bulur. -Salıncak, emzirme, kundak- gibi
kelimeler kullanır. ‘Aklımda sesinin
salıncakları/ Uğuldar İstanbul kanatlarında’ (Geçitresmi şiiri - Tenha Sözler
kitabından) ‘Oyaladım bütün
umutlarımı/ Ruhumun bu hüzün salıncağında’ (Geçitresmi şiiri-Tenha Sözler
kitabından) ‘Nasıl seyrederim sabahı
sensiz/ Güneşin denizi emzirmesini’ (Burç şiiri-Tenha Sözler kitabından) ‘Her
akşam bir hayal kundaklar beni/ Devreder rüyanın salıncağına’ (Akşamın
Kılıçları-Tenha Sözler kitabından) ‘Zaman yürümesin gün dolanmasın/ Toprağı
emzirsin kalbimin nabzı’ (Dağlara şiiri-Tenha Sözler kitabından)
Bunlardan başka, şiirlerinde çocuk
imgesi şöyle yer alır;
‘Bir çocuk sevinci dolar içime/ gözlerin kalbimi elliyor gibi’ (Kaside
şiiri - Hicret kitabından)
‘Şefkatten terlikten sergilenmeli/ bir çocuk yanağı ayaklarında’
(İstanbul şiiri - Hicret kitabından)
‘Buzul yangınlardan alıp kalbimi/ Bağladın alnının emziklerine’
(Bağlanma şiiri - Tenha Sözler kitabından)
‘Umut bir tohumsa kefen zarında/ Gün olur fışkırır bir orman olur’
(Zaman şiiri - Tenha Sözler kitabından)
İnsanoğlu umudu hep gelecekte
tasavvur eder. Ayrıca umudu, geleceği şekillendirecek olan bu günün
çocuklarında görür. Manevi değerlerine bağlı, yerli ve milli potada pişmiş kadim
Anadolu çocuklarının portreleridir bunlar. Sızlayan, yaralı gönülleri sağaltacak
çocuklardır bunlar. Nasıl ki susuzların suyu, suyun susuzları aradığı gibi
umudu içinde yaşatarak kavruk çöllerine vahayı taşır adeta. Ömrünü insanları
uyandırmaya vakfeden, hayatın amacını özümsemiş ve özümsetmeye çalışan, yedi
güzel adamdan biri kabul ettiğimiz Mehmet Akif İnan’a Allahtan rahmet
diliyorum.
İlkay Coşkun
Çare Edebiyat DergisiSayı 6, Bahar 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder