1 Eylül 2020 Salı

Dönüş - İlkay Coşkun / Yazık Edebiyat, Sayı 8, Eylül 2020

Dönüş

Dünyamız kendi ekseni etrafında ve güneş etrafında dönüyor. Ay dünyanın etrafında dönüyor bütün uydular gibi. Her dönüş farklı oluşumları beraberinde getiriyor. Gece gündüzün, mevsimlerin oluşumu gibi. Velhasıl atomdan küreye her şey dönüş halinde. Yöneliş kelimesinde dönmeden ziyade bir akış hâli var.

Eğer dönüş hâli doğru, anlamlı, yasal ise değerlidir. Eşinin etrafında fır dönen kadın veya erkek gibi. Hastalanınca baba ve annesinin etrafında dört dönen evlat gibi dönme işi kıymetlidir. Kendi etrafında dönen insan da farkında olmadan birçok şeyin etrafında dönmüyor mu?

Hoş olmayan dönüşler de vardır yaşantımız içinde. Menfaati için parti liderinin çevresinde, sağında solunda sürekli bulunma hâli gibi mesela. Bu da bir dönüştür ama hoş gözükmeyen menfaatli bir dönüş.

Dönüşlerde, bazı şeyler kazanılırken bazı şeyler de kaybediliyor doğal olarak. Gündüzün geceye dönüşmesinden gündüzü kaybederiz. Mevsimin yaza dönüşmesinden ilkbaharı kaybederiz. Döne döne tekrar gelineceğini bildiğimiz için çokta kayıp saymayız olanları. En çok zamanın akışına hayıflanırız. Geçen zaman geri gelmez diyerek. Yeni zamanlar gelir ama o giden zamanın yerini hiçbir şey tutmaz.

Dönüşlerin çoğunu gözümüz algılayamaz ama inanırız, biliriz. Gerek hücrelerin gerek dünyamızın dönüşünü algılayamayız. Akrep ve yelkovan gibi bazı dönüşleri ise çok rahat gözlemleriz. Bir çocuk dönme ihtiyacı hisseder? Cihet, taraf, yön hareket alanları canlılığın sevinçli iken neden döner hiç gözlemlediniz mi? Mutlu insan, neşeli insan düğünlerde döne döne oynamaz mı? Hep ileriye, hep uzağa gitmek isteyen insan ve canlı, ihtiyacı bir gereklilik kadar bir dürtüyü de beraberinde taşımaz mı? Bizler her dönüşü önemli bir aksiyon olarak görürüz.

Yüzünü dönen insan diğer taraftan da birçok şeye sırtını da dönmüş olur keza. Bu durum bir gerekliliktir. İstenilen bir işi, meşguliyeti elde ettiğimizde diğer birçok şeye sırtımızı doğal olarak dönmüş oluruz. Bu da bir realitedir aslında. Yalpalayan insanoğlu, zamanı geldiğinde özüne dönmez mi? Asıl kodlarına döner bir nevi. Bu da bir dönüş hâlidir. “Sen giderken ben geri dönüyordum” diyen insan hareketin öndeliğine vurgu yapar, gidişten çok dönüşü önceler bu ifadesiyle.

Dönüşlere mukavemette bulunup ani tersine dönüşler de yapar insan. Özüne dönüşlerde her şeye rağmen kısmi mukavemet, karşı duruşlar olsa da sonuç değişmez. Ölümün çaresini hep aramıştır insanoğlu yaşadığı süre içerisinde. Ölmemeye çalışır adeta. Hiç olmadı çocuklarıyla, eserleriyle bıraktığı ünü ile yaşamaya çalışır.

İbadetteki insanın bir teslimiyet hâli vardır. Şeklen ve ruhen görüntü Rabbine yönelişi simgeler, sema döner. Bu dönüşleri iyi okumak ve anlamak gerek. Kime ne kadar faydası ne kadar işlevi vardır bu dönüşlerin görmek gerek. Farklı yönelmeler sonrasında kimi partili eski partisine, yuvasına dönüş yapar. Her dönüş gidişlerin tersidir. Neden gider insan, neden döner? Bu durumu hayatımızda sadece düz bir gidiş gibi görürüz. Nasıl ki dünyamızı yuvarlak değil de dümdüz gördüğümüz gibi.

Yemininden döner insan, sözünden döner, özünden döner. Döne döne pişer et. Dönüş pişmeyi, olgunluğu beraberinde getirir. Lunaparklara gidip bakın bir, eğlencelerin birçoğu dönme eylemi üzerine kuruludur. İzinlerde tatile giden insan evine döner, işine döner. Gitmekten daha çok asıl olan hareket dönüştür.

Hareketi ve durağanlığı iç içe yaşar insan ve dünyamız. Çok gürültülü hareketli bir cadde önündeki evinizde, kapıyı pencereyi kapatıp sesi kesip hareketsizliği çok kolay yaşayabilirsiniz. Kıpır kıpır insan zamanla sessizleşmeye, ağırlaşmaya başlar. Çalışan alet ve edevat da olsa emekli olmaya mahkûmdur. Her hareketin bir dönüşümü vardır. Enerjinin dönüşümü vardır. Dönüşler hep vardır. Ölümler de bir nevi dönüştür aslında. Asıl olana, var olana dönüştür.

İlkay Coşkun - Yazık Edebiyat Dergisi, Sayı 8, Eylül 2020 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder