Dönüş
Dünyamız kendi ekseni etrafında ve güneş etrafında
dönüyor. Ay dünyanın etrafında dönüyor bütün uydular gibi. Her dönüş farklı
oluşumları beraberinde getiriyor. Gece gündüzün, mevsimlerin oluşumu gibi.
Velhasıl atomdan küreye her şey dönüş halinde. Yöneliş kelimesinde dönmeden
ziyade bir akış hâli var.
Eğer dönüş hâli doğru, anlamlı, yasal ise değerlidir.
Eşinin etrafında fır dönen kadın veya erkek gibi. Hastalanınca baba ve
annesinin etrafında dört dönen evlat gibi dönme işi kıymetlidir. Kendi
etrafında dönen insan da farkında olmadan birçok şeyin etrafında dönmüyor mu?
Hoş olmayan dönüşler de vardır yaşantımız içinde.
Menfaati için parti liderinin çevresinde, sağında solunda sürekli bulunma hâli
gibi mesela. Bu da bir dönüştür ama hoş gözükmeyen menfaatli bir dönüş.
Dönüşlerde, bazı şeyler kazanılırken bazı şeyler de kaybediliyor doğal olarak. Gündüzün geceye dönüşmesinden gündüzü kaybederiz. Mevsimin yaza dönüşmesinden ilkbaharı kaybederiz. Döne döne tekrar gelineceğini bildiğimiz için çokta kayıp saymayız olanları. En çok zamanın akışına hayıflanırız. Geçen zaman geri gelmez diyerek. Yeni zamanlar gelir ama o giden zamanın yerini hiçbir şey tutmaz.
Dönüşlerin çoğunu gözümüz algılayamaz ama inanırız,
biliriz. Gerek hücrelerin gerek dünyamızın dönüşünü algılayamayız. Akrep ve
yelkovan gibi bazı dönüşleri ise çok rahat gözlemleriz. Bir çocuk dönme
ihtiyacı hisseder? Cihet, taraf, yön hareket alanları canlılığın sevinçli iken
neden döner hiç gözlemlediniz mi? Mutlu insan, neşeli insan düğünlerde döne
döne oynamaz mı? Hep ileriye, hep uzağa gitmek isteyen insan ve canlı, ihtiyacı
bir gereklilik kadar bir dürtüyü de beraberinde taşımaz mı? Bizler her dönüşü önemli
bir aksiyon olarak görürüz.
Yüzünü dönen insan diğer taraftan da birçok şeye sırtını da dönmüş olur keza. Bu durum bir gerekliliktir. İstenilen bir işi, meşguliyeti elde ettiğimizde diğer birçok şeye sırtımızı doğal olarak dönmüş oluruz. Bu da bir realitedir aslında. Yalpalayan insanoğlu, zamanı geldiğinde özüne dönmez mi? Asıl kodlarına döner bir nevi. Bu da bir dönüş hâlidir. “Sen giderken ben geri dönüyordum” diyen insan hareketin öndeliğine vurgu yapar, gidişten çok dönüşü önceler bu ifadesiyle.
Dönüşlere mukavemette bulunup ani tersine dönüşler de
yapar insan. Özüne dönüşlerde her şeye rağmen kısmi mukavemet, karşı duruşlar
olsa da sonuç değişmez. Ölümün çaresini hep aramıştır insanoğlu yaşadığı süre
içerisinde. Ölmemeye çalışır adeta. Hiç olmadı çocuklarıyla, eserleriyle
bıraktığı ünü ile yaşamaya çalışır.
İbadetteki insanın bir teslimiyet hâli vardır. Şeklen ve ruhen görüntü Rabbine yönelişi simgeler, sema döner. Bu dönüşleri iyi okumak ve anlamak gerek. Kime ne kadar faydası ne kadar işlevi vardır bu dönüşlerin görmek gerek. Farklı yönelmeler sonrasında kimi partili eski partisine, yuvasına dönüş yapar. Her dönüş gidişlerin tersidir. Neden gider insan, neden döner? Bu durumu hayatımızda sadece düz bir gidiş gibi görürüz. Nasıl ki dünyamızı yuvarlak değil de dümdüz gördüğümüz gibi.
Yemininden döner insan, sözünden döner, özünden döner.
Döne döne pişer et. Dönüş pişmeyi, olgunluğu beraberinde getirir. Lunaparklara
gidip bakın bir, eğlencelerin birçoğu dönme eylemi üzerine kuruludur. İzinlerde
tatile giden insan evine döner, işine döner. Gitmekten daha çok asıl olan
hareket dönüştür.
Hareketi ve durağanlığı iç içe yaşar insan ve
dünyamız. Çok gürültülü hareketli bir cadde önündeki evinizde, kapıyı pencereyi
kapatıp sesi kesip hareketsizliği çok kolay yaşayabilirsiniz. Kıpır kıpır insan
zamanla sessizleşmeye, ağırlaşmaya başlar. Çalışan alet ve edevat da olsa
emekli olmaya mahkûmdur. Her hareketin bir dönüşümü vardır. Enerjinin dönüşümü
vardır. Dönüşler hep vardır. Ölümler de bir nevi dönüştür aslında. Asıl olana,
var olana dönüştür.
İlkay Coşkun - Yazık Edebiyat Dergisi, Sayı 8, Eylül 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder