25 Temmuz 2012 Çarşamba

uyu/artık




uyu/artık

eski yazdan kalıp kızıla boyanır gövde
uzağı düşleyip, içine düştüğü her günde
uyuyan sessizliği yırtarcasına bağırır gece
aylak sokaklarda, delişmen karanlığı çağırıp
şehir neonları, yangınlarda bırakır yalnızlığı

tel tel acı dökülür saçlarından aşağıya
masallarda dolan kadehi savurup da sana
eskimiş yıldızları düşürürken gözlerine
asker olup dizilir şiirlerde mısralar yine
yaşadığın her an yeni bir tarih doğurur

kalp gözü açık şair gibisin kalanlarınla
her gördüğün yüzü ölümlü bilirdin oysa
sırlı dünyada -yaşadığın yalnızlık- kördüğüm
hırsa bürünür soğuk yanın, gereksizce hırçın
ya güneş'e geç kalır, yada güneş'li doğum

zamana balkıyan geceye yorgan olur
taşı sıkıp suyunu çıkarırcasına yorgun ellerin
sözün, mehtapla dostluğu işte karşında
divaneliğin ağır türküsü kulağında çınlarken
"şimdi tek başınasın" dedirtme ayrılık

uykusu bölünen gece yatağını ayırtır
gizemi toplayan kuytu, usulen ağrıları çağırır
çokça sorgudur bolca ölümdür gece
kırağı soğuran dal petunyalar açtırır
soğuk üzerinde ağrı/yanları kavururken

uluyor gece uyuyor karanlık uyuyor el ayak
uyanık yalnızlık yalınayak yapıldak sen de:
uyu artık..
…..
ilkay coşkun
24.03.2012
----------------

Ihlamur Edebiyat
Sayı 13- Haziran 2012



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder