24 Eylül 2012 Pazartesi

gönül yatağına ır(a)mak



gönül yatağına ır(a)mak

neçok sözcük adadık şiirlerimize senden sonra
boynu vurulmalık, içli sokaklarımızda dolaştık
titreyereksızan kılcal damarımızın acı haliydik
barışa yönelen sırtıpek ensemiz celladın elinde
ışığı toplamış gen haritalarımızın eşiğindeydik

destanları yazmadan önce cesaretti ıslıklarımız
hazır bekleyen kalem terör estirdi savaş öncesi
kılıcını çek kınından,   kim durur önünde senin
merhamet türküleri çağırtır, hayatın tiranlığına
af dilenerek ağacaksın, buyruğa isyan günüme

şairlik davasın’sürmeyesin, destanımdan çıkar
alev saçan ağza neşter, beddua dolsun sesin
tuz kuyusundan kaçırılan tattır, dilinde şikayet
tadı ekşidir ahım kara/yoluna  taşır yalnızlığını
gürz’ü savaşmeydanında bırakmak olmaz artık

kanla oynanır oyun yarına melodram eşliğinde
teyelleyen mısraları bir bir toplatır kalabalıklar
pars düşmanımı gözetlerken, tamtamlar çalınır
sur’a üflenir ansızın, akşamcı efkarlığında ben
bir uçurtma metrelerce yükseltmez ki bedenini

kaybolan asker,mağrurduruş nirengisinde artık
bir virane kendince çevrelenip,otağına kurulur
panayır serilir, mezar önlerinde  tecimevleridir
ekşide tutup damağı,toprakta yoğrulan nefestir
kımızı yudumlayıp geçmişe çağıldamadır adın

meczup yanıdır,sözlerde dolaşan ağırbaşlılığın
tekerrürdeki zaman gösterir acısını,elemle bak
bozkırında yaşayan ayrılık,ölüm uykusundadır
yol boyu cinnet boşuna döner mahzende başın  
iyot kaybı sonrası yokuz artık uçurumbaşı ağrı  

buyruğun başım üstünde baş tacı, boynum eğri      
                           
….

İlkay Coşkun
06.04.2012

Amasya, Mihri Hatun Şiir Yarışması,
Mansiyon Ödülü 2012

Antalya Sanat Dergisi
Sayı 3 / Eylül 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder