gönül yatağına ır(a)mak
neçok sözcük adadık şiirlerimize senden sonra
boynu vurulmalık, içli sokaklarımızda dolaştık
titreyereksızan kılcal damarımızın acı haliydik
barışa yönelen sırtıpek ensemiz celladın elinde
ışığı toplamış gen haritalarımızın eşiğindeydik
destanları yazmadan önce cesaretti ıslıklarımız
hazır bekleyen kalem terör estirdi savaş öncesi
kılıcını çek kınından, kim durur önünde senin
merhamet türküleri çağırtır, hayatın tiranlığına
af dilenerek ağacaksın, buyruğa isyan günüme
şairlik davasın’sürmeyesin, destanımdan çıkar
alev saçan ağza neşter, beddua dolsun sesin
tuz kuyusundan kaçırılan tattır, dilinde şikayet
tadı ekşidir ahım kara/yoluna taşır yalnızlığını
gürz’ü savaşmeydanında bırakmak olmaz artık
kanla oynanır oyun yarına melodram eşliğinde
teyelleyen mısraları bir bir toplatır kalabalıklar
pars düşmanımı gözetlerken, tamtamlar çalınır
sur’a üflenir ansızın, akşamcı efkarlığında ben
bir uçurtma metrelerce yükseltmez ki bedenini
kaybolan asker,mağrurduruş nirengisinde artık
bir virane kendince çevrelenip,otağına kurulur
panayır serilir, mezar önlerinde tecimevleridir
ekşide tutup damağı,toprakta yoğrulan nefestir
kımızı yudumlayıp geçmişe çağıldamadır adın
meczup yanıdır,sözlerde dolaşan ağırbaşlılığın
tekerrürdeki zaman gösterir acısını,elemle bak
bozkırında yaşayan ayrılık,ölüm uykusundadır
yol boyu cinnet boşuna döner mahzende başın
iyot kaybı sonrası yokuz artık uçurumbaşı ağrı
buyruğun başım üstünde baş tacı, boynum eğri
….
İlkay Coşkun
06.04.2012
06.04.2012
Amasya, Mihri Hatun Şiir Yarışması,
Mansiyon Ödülü 2012
Antalya Sanat Dergisi
Sayı 3 / Eylül 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder