SORU: “Eğitimimiz nasıl bir insan yetiştirmek istiyor? Bu yolda bir “İNSAN PLÂNI” var mı? Aile bu plâna göre kurulmuş ve yetiştirilmiş mi? Okul ona göre nizamlanmış ve donatılmış; müfredat ona göre hazırlanmış ve plânlanmış; öğretmen ona göre yetiştirilmiş; “okuma kitabı” başta bütün ders kitapları ona göre yazılmış mı? Eğitimimizin inançla, azimle ve istikrarla uyguladığı bir “İNSAN PLÂNI” var mı?”
Kardelen Dergisi, İlkay Coşkun
Mülakât sorusunda geçen “eğitimimizde insan planı" ve bunun tamamlayıcıları olan “okuma kitabı” “müfredat” “öğretmen” “aile” gibi başlıklar aksaklıklar olsa da yoluna devam ediyor. Eğitimle alakalı fazlaca olumsuz değerlendirmelerde bulunulması, eğitim sistemimize daha çok eleştirel bir tarzda yaklaşılması çoğu kez gerçeklik olarak önümüzde duruyor maalesef. Daha çok altyapı çalışmalarını öncelediği için bir şeyler yapıyor gibi gözükmeyen yerel belediyenin durumu da yaşıyor olabiliriz. Kaldı ki eğitim sorununu tamamen aşmış bir devlet yok sanırım. Hareketli kaygan bir zeminde konuşlanmış olan eğitim gerçeği bütün paydaşlarıyla birlikte sıkıntılarla, yetersizliklerle çarpışıyor. Yürürlükte olan 1739 numaralı, Milli Eğitim Temel Kanunu, 1973 tarihinde yayınlanmış olmasına rağmen zamanla değişikliklere uğramış, atmış dört maddelik içeriğiyle eğitim konusunda yasal zemini oluşturuyor.
“Okuma kitabı” “insan planı” “ideal insan” ve “ideal eğitim” gibi unsurları farklı siyasi düşüncelere, anlayışlara ve eğilimlere göre farklılıklar gösterse de ortak paydada bir ideallik illaki bulunacaktır. Mesela ilgili bir ebeveyn ve öğretmen tasavvuru, siyasi düşüncenin üstünde bir yerde olmalıdır her zaman. Tarihimizden, kültürümüzden besleyerek yapılan tüm eğitim planlarıyla milli ve yerli bir duruş istendiği takdirde sergilenebilir diye düşünüyorum. Planları yaparken ve uygularken özentili ve edilgen anlayışlardan uzak durulmalıdır. Müfredatlar, yarının yetişmiş ideal insanını en doğru şekilde hazırlamalıdır. Eğitim sistemi işlevsel ve işe yararlı olmalı. Eğitim dalına göre, bilgi yarışmalarında yüksek puanlar alınmasını da, spor müsabakalarında bolca altın madalya kazanılmasını da sağlamalıdır. Bütün bunları yaparken, kurgularken ideoloji hipnozundan mümkün mertebe sıyrılmalıdır. Çağın getirilerini göz ardı etmeden milli ve yerli kimlikler kazandırılmalıdır. Ayrıca sistem değişikliğine giderken eskisine yapılan emekleri, çalışmaları da gözetmeyi Yazar Ali Erdal’ın “her kıymeti, suya düşmüş kerpiç gibi eritmemek gerekir’ sözündeki hassasiyet taşınmalıdır. Eğitim planları yaparken maddi ve manevi yönden eğitim ve öğretime ruh biçen mahir öğretmenler ordumuzu da unutmamak gerekir. Eğitim planlarımızda ve uygulamalarımızda kültürel kirlenmenin, kendi kültürüne bigâne olan anlayışların, sadece pozitivist ve materyalist felsefenin, ahlaktan sıyrılmış anlayışların, tek tip insan popülerliğinin, ruhları çölleşmiş nesillerin karşısında konumlanmış bir eğitim sistemi olmalıdır. Eğitim planlarında en geçerli, en doğru ve en işlevsel tespiti Abraham Lincoln’un “geleceği tahmin etmenin en iyi yolu onu meydana getirmektir” sözündeki gibi planlamak gerekiyor.
Eğitimle alakalı geniş kapsamlı sorumuza farklı bakış açılarıyla, farklı zaviyelerden cevaplar veren eğitimci yazar dostlarımıza Kardelen dergi ailesi adına şükranlarımı iletiyorum. Müfredat planlanırken; felsefeyi, psikolojiyi, sosyolojiyi, şuuru ve irfanı her daim yakın tutmak gerekir. Üstat Necip Fazıl’ın dediği gibi “Batı aklı ve doğu ruhunu birleştirici” bakış açısıyla eğitim sistemimiz çok daha iyi yerlerde olacağına inanıyorum.
İlkay Coşkun
Kardelen Dergisi
Sayı 105, Haz 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder