19 Kasım 2023 Pazar

Biri Beni Onarsın

Biri Beni Onarsın

"Biri Beni Onarsın" Şair Eyyüp Akyüz'ün ilk şiir kitabı. Hece Yayınları etiketiyle, Eylül 2016'da okurlarıyla buluşturulmuş. Kırk iki şiirin yer aldığı kitap yetmiş sayfa hacmindedir. Bundan önce şairin farklı edebi türlerde dört kitabı bulunmaktadır. Kitap değerlendirme yazılarımda daha çok güncel ve yakın tarih kitaplarını tercih etmekteyim. Ama kitap türüne göre ilk kitaplarında okuma ve değerlendirme listesinde yer aldığını söyleyebilirim.

Şiirlerde anlatımın daha çok baskın şekilde aşk üzerinde şekillendiğini söyleyebiliriz. Bu aşk, malihulya bir duygu da değildir. Daha çok aşka heyecan taşıyan ve sorgulayan bir olgudadır. Arka kapak şiirinde "dünya benden büyüktü, aşktan küçük/ kendimi aşka hibe etmeye ant içtim/ neden taburcu olacakmışım senden sevgilim/ yeminler olsun iyileşmedim, iyileşmeyeceğim/ zenginim fakat yetim/ halkın uğramadığı halk kütüphaneleri gibiyim" Bu mısraları en kapsayıcı bir örnek olarak tanımlayabiliriz. Bunlarla beraber hayata ve dünyaya dair birçok tespitin yapılıp mesajların verildiğini görmekteyiz. "bir imdat çağrısıdır şiir, hayata yalvaran/ hayatsa bir kötü kadın, şairleri aldatan" (sayfa 21) Mesela dünya, şairin kadrajında şu şekilde portrelenir. "yarım kalan her şeye dünya deriz" (sayfa 26) Şair, Yüsra kıza dünyayı şu şekilde anlatır. "hoş geldin kızım, hoş geldin yüsra/ yarasın sana bu yaramaz dünya" (sayfa 28)

Şiir sesi yüksek çağrışım yüklü şiirler okudum. Daha çokta konunun muhatabıyla seslenme ile sesi yükseltilmektedir. Şiirlerde bağlantılar ve ses uyumu bu şekilde sağlanmaktadır. Seslenmelerde yerine göre anne, baba, şairin kızı Yüsra, patron ve hatta Rab Yaradan üzerinden olmaktadır. Bir nevi konuşma ve dertleşme hali de yaşanmakta desek yeridir. Sonuçta aile, aşk, bireyler, inançlar; hayatın birer mütemmim parçalarından biri değil midir? Bunlarda şiire dâhildir elbette. Bundandır ki sosyoloji de, psikoloji de şiirlere misafirdir. "kasım on dokuz, bin dokuz yüz seksen dört/ uyan annem, kalbin üşüyor, üstünü ört" (sayfa 32) Başka bir şiirde babaya şu şekilde seslenir şair; "sen aldırma baba, kalbini al bize gel/ bize, gençliğini düşürdüğün o eski eve// al kalbini bize gel baba, uzak değil seninle mesafemiz/ elif bir çay koyar, baba oğul eskilere gideriz/.../ babaları öldüren hayat oğulları ihtiyarlatır" ve devamında "kalbini al, dize getir baba/ babalar beyt'ül-gazeldir oğullarına" (sayfa 34) Bunlar gibi yer yer hüzünlendiren yer yer özlem duyduran mısralar bunlar. Şiirlerde hayata dair sorgulamalar, hayatın çelişkileri, karşı duruşları gibi bir çok ciheti de bunlara dâhil edebiliriz.

Şiirlerde bolca konulara dâhil edilen anne ve baba hakkında birer örnek verelim. "ve sonunda en büyük anı olan/ analarına sığınırlar" (sayfa 35) Baba hakkında, "Kırmızı Bültenle Aşk" şiirinin son bölümü şu şekildedir. "çift süren, tuğla ören, dükkân açan/ ve kül koklayan babalar/ sırt çiğnetmek için/ çocuk yapıyorlar" (sayfa 48) Her şair gibi şairin de hayata karşı, dünyaya karşı bir duruş sergilediğini söylemiştik. Nasıl ki ağaçtan düşen bir yaprağın rüzgârın oyuncağı olması gerçeğinde olduğu gibi sıradan bir hayatın karşısında aksülamel bir duruş her zaman olmaktadır. "ve bakın ne diyor şu tekleyen ihtiyar at: / on kuruşluk sakızdır hayat, azıcık çiğne, at/.../ ömür dediğin nedir ki patron/ harca harca bitmeyen telaş" (sayfa 67)

Şiirler hakkında bir ön bilgi olması hasebiyle ve dikkatimi çekmesi babından, şiir isimlerine bir göz atacak olursak; "tadilat, yara bandı, otopsi, olay yeri inceleme, cilalı kalp devri, sipariş hayatlar terzisi" gibi bir kısmını sıralayabilirim. Şiirlerde ayrıca "Elias, Şanzelize, İstanbul, Mardin, Paris, Keloğlan, Yakup, Yusuf, Nuh, İstiklal Caddesi, Haydarpaşa gibi isimlerin de şiirlerde yer aldığını görmekteyiz. Şiirler de daha çok doksanlar ve iki binli yılların izlerini görmekteyiz. "örevizyona kim gitsin bu sene" (sayfa 9) sorusunu bir zamanlar gündemde ne kadar yer tutuyordu değil mi? Ayrıca çağımızda kullanılan "delete, prematüre, fifi" gibi kimi kelimelerle beraber geleneğimizde olan "tevatür, efdal, maktul, ipka" gibi kelimelerin yan yana mecz olunduğunu görmekteyiz.

Filhakika anlaşılır, sarih, imge fetişizmine gitmeden, kıvamında imgenin kullanıldığı sesli şiirler okudum. Mısra süvariliğinde aşkla yazılmış güzel şiirler bunlar. Öz olarak, ana temanın ehramının tepesinde aşk var diyebiliriz. Son sözü, şairin "Gözünüz Aydın" şiirinin son bölümüyle nihayetlendirelim. "aşk olsun öyleyse adımız/ aşk olsun tezi yok yarından/ öleceksek ölelim/ ölünür her gece aşktan" (sayfa 59) İyi okumalar.

İlkay Coşkun
20.11.2023



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder