29 Eylül 2024 Pazar

Yoldaki Mühendis

Yoldaki Mühendis

"Yoldaki Mühendis" Filistinli Kassam komutanı Abdullah Galib Bergusi'nin otobiyografi türündeki eseridir. Kitabın ilk baskısı Haziran 2021'de yapılmış. Benim okuduğum ise Ekin Yayınları etiketiyle yayınlanan yirminci baskısıdır. Kasım 2023'te okurlarıyla buluşturulmuş. İki yüz sayfa hacmindeki kitabın Türkçe çevirisi, Abdulvahap Kösesoy tarafından yapılmış. Eserde, güvenlik gerekçesiyle bazı gerçek isimler yerine takma isimlere yer verildiğinin notunu düşmek istiyorum. Bu otobiyografik eserin bazı bölümleri, yazarın kızı Tâlâ’ya yazdığı mektuplar üzerinden şekillenmektedir.

Filistin asıllı Abdullah Bergusi, 1973 yılında Kuveyt'te doğmuştur. Her ne kadar Filistin ile bağları, gidip gelmeleri sürekli olsa da Kuveyt'te iyi bir çocukluk dönemi geçirmiştir. Daha çok ilk intifada * ile ailesiyle beraber zor durumda olan vatanı Filistin şartlarında hayatları şekillenmiştir. Bu süreçte Filistin’deki Bayt Rifa köylerindeki dede evlerine daha sık gidip gelmeye başlarlar. Doksanlı yılların başlarında gerek savaş şartları gerekse de ekonomik nedenlerden dolayı Ürdün'ün Başkenti Amman şehrine yerleşirler. Ürdün'deki işlerinin zora düşmesi nedeniyle bir arkadaşının önerisiyle Güney Kore'ye çalışmaya gider. Burada değişik işlerde çalışır. Ama aklı daha çok Filistin vatan toprağındadır. Kore'de ek olarak silah ve keskin nişancılık kursları alır. Hem patlayıcı için gerekli özel elektronik malzemelerin hazırlanması hem de patlayıcı maddeler hazırlanması konularında kendisini eğitir. Beden kuvvetini daha da sağlamlaştırma adına Kore'nin en eski sporlarından biri olan tekvandoyu öğrenir. Burada bulunduğu sırada Koreli bir bayanla uzun olmayan bir evlilik yapar. Bu süreç boyunca Kore diliyle beraber bildiği dil sayısını dörde çıkarır. Çok dayanamaz ve bir zaman sonra vatanı Filistin'e döner. Kendi köyünden Filistinli bir hanımla evlilik yapar. 1999 yılında ilk çocuğu Tâlâ kızı dünyaya gelir. Daha sonrasında da oğlu Usame ve diğer kızı Safa dünyaya gelir.

Vatanına döner dönmez Kassam Tugayına katılır. Beceri ve yetenekleriyle komutanlığa kadar yükselir. Bu süreçte Kassam'ın gizli iletişim hattının kurulmasına öncülük eder. Şehadet operasyonlarını yöneten beyin takımı içerisinde görevler üstlenir. Kahramanımız yakalanmaktan çoğu kez kurtulsa da bir ihbar sonucu 2003 yılında tutuklanır. İlk önce Filistin yönetimi hapishanesinde tutsak edilir. Bu direniş yolculuğunda, Siyonist düşmana karşı 118 operasyonu planlamak ve uygulamaktan yargılanır. Tam tamına 67 kez müebbet ve 5200 sene hapis cezasına çarptırılır. On sene tek kişilik karanlık hücresinde kalır. Bu süre boyunca 10'un üzerinde kitap yazar. 2012 yılından sonra da anılarını yazar ve bu kitap kisve-i tab’a bürünür. Bu genel çerçeveden sonra ayrıntılara geçelim izninizle.

Gerek Filistin gerekse de İsrail'de olan kimi yer isimlerine de yer verildiğini, anlatımlarda geçtiğini görmekteyiz. Kudüs ve Mescid-i Aksa başta olmak üzere Ramallah, Eriha, Bîra, Nablus, Beyt Lahm, El-Halil, Halilu'r Rahman. Bi'r Seb'a Hapishanesi, Siyonist hapishanelerinden Rimon, Cal'un ve Avfer. İsrail'in yurtiçi gizli servisi "Şin Bet" gibi çokça isme anlatımlarda yer verildiğini görmekteyiz.

Bunlarla beraber şehadet şerbetini içen Filistinli bazı değerlere de yer verilir. 1935 yılında Şehit edilen İzzettin Kassam ve yanındaki arkadaşları bunların başında gelir. Şeyh Ahmed Yasin'in şehadeti bir diğeridir. Ahmed Yasin'in 22 Mart 2004 tarihinde tekerlekli sandalyesiyle sabah namazını kıldığı camiden çıkarken Siyonist rejim tarafından hava saldırısıyla şehit edilir. 2012 yılında Siyonist rejimin aracına düzenlenen saldırıda şehit edilen Hamas'ın Genelkurmay Başkanı olarak bilinen Ahmet Said Caberi bir diğeridir. Ayrıca Kassam'ın direnişçi Mühendisi Yahya Ayyaş'ın 1996'da şehit edilmesi ve Eymen Heleve'nin, Mahmud Ebu Hennûd'un, Mecdi Bergusi gibi şehadet örneklerini verebiliriz. Allahu alem bunlar gibi isimlerini sayamayacağımız tanınmış veya tanınmamış şehadete ulaşanların çokça olduğunu biliyoruz.

Ayrıca Filistin davasının dönüm noktalarına göndermelerde bulunulmaktadır. Bir yerde İsrail'in kurulması ve ondan öncesi Balfour Deklarasyonu' ** en önemlilerindendir. Bu durumu şu şekilde ele alır yazar. "Yeryüzünün en temiz topraklarını işgalci Siyonistlere veren alçak Balfour Deklarasyonu’dur" (s. 30) İşgalci İsrail devletinin kurulması (1948) Nekbe (Büyük Felaket -1948 savaşı), Nekse (Toprak Kaybetme Günü- 1967 savaşı), Oslo görüşmeleriyle 1993-1995 yılları arasında şekillenip Filistin'e dayatılan fesat, bozguncu Oslo Özerk Yönetimi olarak nitelendirilen yapı. Bunlarla beraber, Birinci İntifada, 1987-1993'te gerçekleşmiş; İkinci İntifada *** ise 2000-2005 yılları arasındadır. Üçüncü İntifada da 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarının, İsrail geneline geniş çaplı saldırısı ile başlayan savaşıdır.

Kitapta Filistin kültürüne ve söz varlığına dair kimi örneklerle de karşılaşmaktayız. "Hak ve doğruluk, düşmanın bizzat gördüğü ve şahit olduğudur" (s. 18), "Odun ve boğulan ateş isyan eder, Hakk'a dil uzatan herkesi Hakk perişan eder" (s.24), "Yenilgiye mahkûm düşmandan sakın çekinme" (s.77), "Buluşların annesi ihtiyaçlardır" (s. 99), "Bizler gireceğimiz savaşları seçemeyiz, bilakis bizleri seçen savaşların ta kendisidir", "Göze göz, dişe diş. Hiç kimse şerri başlatandan daha zalim olamaz" (s.168), Ayrıca Filistin'de şehit olanlar için düğünler tertip edildiğini ayrıntılarıyla öğreniyoruz.

“Yoldaki Mühendis” kitabında, Siyonistler başta olmak üzere zorba ve tağutî anlayışlara hep bir karşı duruş yer almaktadır. İzzet ve şeref toprağı haysiyet ve onur yurdu, direnişin ve savaşın merkezi Filistin'in özgürlüğü her şartta ve zamanda üstte tutulmaktadır. Kahramanın kısaca hedefi, Filistin'i Siyonist İsrail'den ve Oslo Yönetiminin bozgunculuğundan kurtarmak olarak nitelendirilir. Anlatımlarda daha çok Siyonist düşmanın müstekbir ve tekebbür yaklaşımları ile dost ve bizden denen taraflardan görülen küstahlıklara karşı buğz yer almaktadır. Son olarak, Nisa Suresi’nin 74. Ayeti ile yazımızı nihayetlendirelim. "Dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona yakında büyük mükâfat vereceğiz"



* İntifada, “silkinme” anlamına gelen Arapça bir kelime. Filistin bağlamında sivil ayaklanma olarak anlaşılıyor. İlk İntifada 1987 Kasım'ında Gazze'de bir İsrail kamyonunun Filistinli işçileri taşıyan iki minibüse çarpıp dört kişiyi öldürmesi sonucu başladı. 1993 yılına değin devam etti.

** 2 Kasım 1917’de dönemin Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Lord Arthur Balfour, Siyonist harekete Filistin topraklarında Yahudiler için bir yurt vaat eden deklarasyonu imzaladı.

Lord Balfour, Siyonist hareketin liderlerinden olan Lord Jacob Rothschild’e gönderdiği mektupta şu ifadeleri kullanmıştı: “Majestelerinin Hükûmeti, Filistin’de Yahudiler için bir millî yurt kurulmasını uygun karşılamaktadır ve bu hedefin gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak için elinden geleni yapacaktır.” Mektup, 1948’de İsrail devletinin kurulmasına giden süreçte en önemli kilometre taşı olarak görülüyor. Filistin halkının varlığını ve en temel haklarını hiçe sayan bu deklarasyonun ardından yapılan girişimlerle Filistin, Yahudi göçmenlerin yerleşimine resmen açıldı.

*** İkinci İntifada, diğer adıyla Aksa İntifadası, 28 Eylül 2000 tarihinde ana muhalefet partisi Likud’un lideri Ariel Şaron’un Mescid-i Aksa’ya yaptığı provokatif ziyaret ve ardından 29 Eylül Cuma günü Başbakan Ehud Barak’ın polis ve asker gücünü Harem-i Şerif’e yığmasıyla başlayan Filistin halkının İsrail’e karşı topyekûn başkaldırısıdır. Tankları, uçakları ve savaş gemileri ile tam teçhizatlı bir orduya Filistinli gençler ve çocuklar taş, sopa ve sapanlar ile karşı koymaktaydı. İntifada sırasında İsrail, çok sayıda insan hakları ihlali yapmış ve savaş suçu işlemiştir: asker-sivil ayrımı yapmaksızın aşırı güç kullanımı, kasıtlı öldürmeler ve yaralamalar, sivillerin hareket özgürlüğünün kısıtlanması, sokağa çıkma yasakları, evlerin, mülklerin ve altyapının tahrip edilmesi, eğitim faaliyetlerinin ve sağlık hizmetlerinin engellenmesi, Filistinlilere ait toprakların gaspı, mahsullere zarar verilmesi, yargısız infazlar, gelişigüzel kitlesel gözaltılar ve tutuklamalar, işkence…

İlkay Coşkun
Kültür Ajanda Dergisi
Sayı 131, Ekim 2024 -Kitaplık-




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder