“Sonra Akşam” Şiirlerinin Çağrıştırdıkları
Şair Ercan Ata’nın aldığı ödüllerin devamında gelen ilk şiir kitabı, “Ten ve Gölge”nin ilk baskısı 2015 tarihinde yapılmış. Devamında “Sonra Akşam”¹ Şairin ikinci şiir kitabıdır. Bu iki şiir kitabı üzerinden şairin şiir sesini, biçemini daha iyi gözlemleyebiliyoruz. Şiirlerde kullanılan kimi kelimeler ve imajlar üzerinden şiirlerin gelenekten beslenmiş ama modern bir söyleyiş güzergâhında yol almış olduğunu öncelikli olarak söyleyebiliriz. Her ne kadar ‘Ten ve Gölge’ de lirik bir anlatım kendisini hissettirse de her iki şiir kitabındaki ses benzerliği, üslubu ve şairin şiir dokusuyla müsellem sabitkadem bir dil üzerine yol almış olduğunu, mütenasip bir değerlendirme olarak ifade edebiliriz.
Şiirler tema olarak, daha çok akşam ve gece olguları üzerinden ölüm konusu işlenmektedir. Başka bir ifadeyle akşam, gece ve zaman olgularının tematize edildiğini söylesek yeridir. Bu anlatımlarda daha ziyadesiyle günün ve dahi hayatın bitimine vurgu yapılmaktadır. Öyle ya her canlının sesleri süpürülüp siluetlerinin tamamı gerisin geri kalplerine gömülecektir. Ayrıca kitabın içeriğinde, şair olgunluğunun getirisi olan hayatı ve zamanı sorgulayış şeklinde bütüncül bir bakışla konular ele alınıp işlenmektedir. Şiirlerde öne çıkan temler olarak da “ölüm, akşam, gece, zaman, ayna, kuyu, ırmak, ceylan, gül, çiçek, kuş, yağmur” gibi ifadeleri sıralayabiliriz.
Şair, çok çeşitli zengin içerikli kelimelere ve imgelere yer vermektedir. Bu farklı kelimeler, imgeler içerisinde ustalıkla yedirilmektedir. “Projektör, integral, metamorfoz (başkalaşma), liberation (kurtuluş), ahar, paradise (cennet), sabık (eski), mezamir, lal ü ebkem (dili tutulmuş), turfa (işe yaramaz), teşrin (ekim-kasım ortak adı), ariyet (karşılıksız verilen mal), sulb, mutantan (görkemli), requim (ağıt), balaylayka, biteviye (tek düze)” Bunlar gibi çok farklı kökenlerden gelen kelimeleri şiirlerde kullanabilmek, imgeler içerisinde bunların anlam bulmasını sağlamak, gerçekten usta bir şairin tezgahından geçmeyi gerektirmektedir. Ek olarak, bazı şiir bölümlerinde şair, eğik çizgi (/) ve kelime bölme ile ikili okumaya ve ikili anlama imkân vermektedir. “y’ağsam göğsüme”, “z’alim bir şehzade”, “te/cim”, “ney/iz” gibi.
Şiirlerde gerek alıntılar üzerinden gerekse de felsefi bakış açısından birçok şaire göndermelerde bulunmaktadır. Bu isimlere bir göz atacak olursak, “Ece Ayhan, Resul Tamgüç, Hilmi Yavuz, Necatigil, Ali Ural, Cafer Turaç, Ahmet Muhip Dranas, Turgut Uyar, Bülent Parlak, Sabahattin Ali, Kundera, Nuri Pakdil, Cemal Süreya, Rıdvan Kadir Yeşil” gibi bazı isimleri sıralayabiliriz. Şiirlerde kullanılan bu alıntılama yöntemi, Behçet Necatigil’in, “Şiir, geçmişe atıflarla ilerler” sözünün bir uygulama timsali gibi gözüküyor. Bunlarla birlikte akşam şairi Ahmet Haşim, Ahmet Hamdi Tanpınar, Sezai Karakoç gibi birçok şairlerimizin manevi izlerini de bir nevi nazire şiir anlayışıyla duyumsamaktayız. Bizim de Şair Sinan Ayhan ile birlikte hazırladığımız, zaman temasını işlediğimiz, “Tekrarın Tiryakisi Zaman” nazire şiir kitabımızı da tema ve yazım türü olarak burada örnek olarak vermek istiyorum.
Şairin, şiir dilinin daha iyi anlaşılabilmesi adına şiirlerden kısa kısa bazı bölümleri burada paylaşmak istiyorum izninizle. “Kudurgan gövdelerimizde depreşen arzu/ darağacında insandan geriye kalan üç beş söz” (s. 12), “Nice özge can vakitsiz koparken hayattan/ ölüm, en çok bir genç kızın alnına yaraşır!” (s. 13), “Hastalıklar ağır, yalnızlık katran karası/ mevsimler biteviye yanar/ gitgide ağırlaşır dünya/ müzmin kaybedeni değilsek bu hayatın/ ney/iz ki biz?” (Eklenti şiiri, s. 32) “Sokakta bulmadık bu savaşı/ -damarlarımızı kesseler mavi akar Marmara'mız/ sonsuza çıkar daima özgürlük yolumuz-”(s. 47) Bu anlatımlarda biraz hayattan imgeler, birazda şiirlerden yeni bir hayat devşirilmiş gözüküyor değil mi?
Öz olarak şiirler, gelenekten beslenmiş gözükse de daha çok şehirliliğiyle maruf, fütüristtik bir tarzda konumlandırabiliriz. Daha çok içvarlığa hitap eden mücerret, soyut bir söyleyişin hâkim olduğunu söylesek yeridir. Şiirlerde mananın müphemliği yok denecek kadar az, daha sarih bir cihette yolunu almaktadır. Son tahlilde, şiirlerde imge, simge, çağrışım ve tezyinatta abartıya hiç kaçılmamış ama imkânlarından da bolca istifade edilmiş gözüküyor. Öyle ki şair, yazdığı bu şiirlerle, kendi şiir çatkısını pekâlâ kurmuş gözüküyor. Şairi, okunası bu derinlikli eserinden dolayı kutlarız.
¹ “Sonra Akşam”, Şair Ercan Ata’nın, Şubat 2025'te Çıra Edebiyat etiketiyle okurlarıyla buluşturduğu, “Ten ve Gölge”den sonraki ikinci şiir kitabıdır. Otuz iki şiirin yer aldığı kitap yetmiş sayfa hacmindedir. Şiirler, dört bölüm başlığında tasniflenmiş. Şiir bölümleri şu şekildedir. “Akşama Doğru, Durgun Zaman, Ölüme Doğru, Kayıp Zaman”
İlkay Coşkun
İstanbul Birnokta Dergisi
Sayı 281, Haziran 2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder