Galiba
acemilik köreliyor
heves gemin su alıyor
sinende ruh daralıyor
yaşlanıyorsun galiba
aklın fikrin pazıladı
her geçen gün cozuladı
süt körpesi kuzuladı
yaşlanıyorsun galiba
her bir yanın yara bezi
savaşlarca sanki gazi
yaşadıkların hep mazi
yaşlanıyorsun galiba
boş caka, hırpani özlü
kurt kılıklı kuzu yüzlü
körüm demez badem gözlü
yaşlanıyorsun galiba
kâmile çıkmış edenin
serkeş tufeyli didenin
kaç zühd öldürdü bedenin
yaşlanıyorsun galiba
martın kedisi azıyor
hipnozda sanki tozuyor
çene, efsane yazıyor
yaşlanıyorsun galiba
ağrıyan yanın aş basar
daüssıla canın kasar
görem derdin nasıl kusar
yaşlanıyorsun galiba
sülale içi tek ayrık
şuh kahkaha dudak yarık
görümlük parlayan çarık
yaşlanıyorsun galiba
varsılı zanneder toku
pinekte horozun yoku
bildiğin küllüğün koku
yaşlanıyorsun galiba
eke toha, çanak eni
hâl-i pür melâl hiç geni
satarlar yüngüle seni
yaşlanıyorsun galiba
coşum ve zevkten bıkarsın
cehl içre kendin yıkarsın
mamafih üste çıkarsın
yaşlanıyorsun galiba
kaç göbek kaç soy dalın
var
vasiyet bekler malın var
emek verilmiş salın var
yaşlanıyorsun galiba
sizde var her türden izim
gâvur olup mümin ezim
benim bildiğim tek tezim
yaşlanıyorsun galiba
toprak doyurur her sinen
doldurmaz küfe der sinen
yüreğin metfun yer sinen
yaşlanıyorsun galiba
İlkay Coşkun
Açıkkara Dergisi
Sayı 20, Ekim 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder