Doğu Türkistan Uzak Değil
Türk’üz dedik, çekip çekip vurdunuz/ Bizi
vurup, bizden hesap sordunuz/ Ölümden öteye köy mü kurdunuz!/ Korkumuz yok,
korkumuz yok sizden.
-Altay
Türklerinin bağımsızlığı için büyük mücadele verip işkencelere maruz kalmış ve
1951 yılında Çinliler tarafından şehit edilen Altaylı Kartal Osman Batur’un bir
sözüyle girizgâhta bulundum.
Çinlilerin
zulmü, işkenceleri, oyunları yeni değildir tabi ki. Bilge Kağan Orhun
Kitabelerinde Çinliler hakkında neler söylemiş bir bakalım. ‘Çinlilerin altınına, gümüşüne, ipeğine,
tatlı sözüne, değerli hediyesine kapılmadım. Bunlara kapılan ne kadar Türk’ün
öldüğünü Çin boyunduruğuna düştüğünü unutmadım. Tanrı yardım etti Türk Kağanı
oldum’
Doğu
Türkistan Türklerinin milli mücahitlerinden Mehmet Emin Buğra, aynı zamanda bir
şair idi. 1947 yılında yazdığı ‘Kutluk-Türkan’
şiirinin bir bölümünde şöyle seslenir.
Türk elinin erlerimiz/ Türkistandır
yerlerimiz/ Aksun kan ve terlerimiz/ Mengü bolsun Türk eli
Yurt söymek imanımız/ Uluğ Türklük
yolida/ Feda bolsun kanımız/ Mengü bolsun Türk eli
19.yüzyılın
ortalarında Çinliler tarafından şehit edilen Kaşgar’ın okumuş kadın ozanı
Nazuğum (Naziğim) bir destan şiirinin bir bölümünde şöyle seslenir.
Çinli kâfir insafsız/ Gelmeyin benim yanıma/
Gelsen benim yanıma/ Kast kılarım canıma
Yalın ayak su geçtim/ Dağın suyunu içtim/
Hain Çinli zulmünden/ Aziz canımdan geçtim.
Yüzyıllar
boyu Doğu Türkistan’da yaşanan Çin ve Rus zulmünü anlatmak çok zor olsa gerek.
Yaşanan bu zulmü yaşayanların dilinden örneklemiş oldum sadece. Doğu
Türkistan’la 8-10 asır öncesi akrabalıklarımız, ırk din birliğimiz, kültür
ortak paydamız varken bize hiç uzak olmadığı gerçeğini bize serimliyor. Mesela
bunu bazı atasözlerimizden örnekleyelim. Bizlerin aynı kültürün birer ferdi
olduğumuzun göstergeleridir bunlar.
Putunnı yotganga karap uzat (Ayağını yorganına göre uzat) Taşnı, mivelik yagaçka atarlar (meyveli ağacı taşlarlar) Kaşlık kılımen dep köz çıkartma (Kaş
yapayım derken gözü çıkarma) Topdan
ayrılgan koynı böri yer (sürüden ayrılan koyunu kurt kapar) Bir gün tuz içgen yerge kırk gün selam
(Bir kahvenin kırk yıl hatırı olur) Tam Türkçe karşılığını yazmasam dahi
anlaşılabilir bir dil ve kültür birliğini görüyoruz. Anadolu’ya, gümrah bir
çağlayan gibi çıkagelen atalarımızın ata yurdudur Doğu Türkistan. Anadolu’yla
bu kadar irtibatlıdır. Anadolu, üç kıtada ki dağınık vaziyette bulunan
Türklerin kalbi, Doğu Türkistan ise gövdesinin bir parçası gibidir adeta.
Doğu
Türkistan, Divan-ı Lügat it Türk de de geçen Hakâniye lehçesini kullanmaktadır. Kaşgarlı Mahmud, Doğu
Türkistan’ın Kaşgar vilayetinden, Yusuf Has Hacip, Balasagun şehrinde doğup
büyümüştür. Doğu Türkistan’ın büyük değerlerindendirler. Doğu Türkistanlı bir
Türk’le, Türkiyeli bir Türk’ün dili, değişik lehçe farkları olsa da aynıdır.
Rahatlıkla anlaşabilirler. Bunu örnekleyecek olursak Türk’ün Nasreddin Hoca’sı,
Doğu Türkistan’da Nesriddin Ependi olmuş hatta Azerbaycan’da Molla Nasreddin
olarak bilinir. Doğu Türkistan’da Nesriddin Ependi hikâyeleri anlatıla gelmektedir.
Dilimizle alakalı başka bir tespitte bulunacak olursak, bizde ki İstanbul
şivesi neyse Doğu Türkistan için Kaşgar şivesi odur.
Doğu
Türkistan hakkında bazı kısa bilgilerle konumuza devam edelim.
Miladi
934 tarihinde Karahan İmparatorluğunun meşhur hakanlarından Sultan Satuk Buğra
Han’ın İslamiyet’i kabul etmesiyle birlikte İslam dini bütün Doğu Türkistan’a
yayılmış oldu. Yakup Han 1864 de Doğu
Türkistan da devlet kurmuş ve Sultan Abdülaziz’e biat ettiğini bildirmiştir.
Yakup Han’ın ölümünden sonra 16 Mayıs 1878’de Doğu Türkistan’ın tamamı Çinliler
tarafından işgal ve istila edilmiştir. Doğu Türkistan 18 Kasım 1884’te Çin
İmparatorunun emriyle 19.eyalet olarak Şin-Cang (Xinjiang, yani Yeni Toprak’) olarak adlandırılmış ve imparatorluğa
bağlanmıştır. Türkistan’ın yalnız Batı Türkistan’dan ibaret olduğu
propagandasıyla Doğu Türkistan Çin emperyalizminin ‘Sinkiang’ politikalarına kurban edilmiş. Bu tarihten bu güne
kadar Doğu Türkistan’da büyük küçük 200 civarında ayaklanma olmuş, 3 defa
bağımsız devlet kurulmuş. 1933-1934 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ve 1944 de
Doğu Türkistan Cumhuriyeti kurulmuş olsa da pek uzun ömürlü olmamıştır. Bu
devletler Çin işgalleriyle son bulmuştur maalesef. Doğu Türkistan’da Yakup
Bey’in son Türk Hakanlığı yıkıldıktan sonra uzun ömürlü devlet kurulamamış. Mesud
Sabri Baykuzu, Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin, Doğu Türkistan'ın yakın
tarihinde “üç efendi” olarak anılan
ve 1943-1949 döneminde ortaklaşa mücadele veren seçkin siyasetçiler olarak
bilinmektedir. Doğu Türkistan, Çinliler tarafından atanan ‘Umumi Valiler’le idare edilmeye
başlanmış. Kızıl Çin, 1955’te Doğu Türkistan’a ‘Sinkiang Uygur Muhtar Bölgesi’ adı verildi. Bu sözde muhtar
bölgeyi 11 vilayet ve 100 kazaya taksim edildi. Urumçi, Kaşgar, Hoten, Yarkent,
Turfan, Kumul, Gulca, Kuça, Aksu, Karaşehir, başlıca vilayetleridir. Doğu
Türkistan’ın başkenti Urumçi’dir.
Doğu
Türkistan’ın yüzölçümü yaklaşık iki milyon kilometre karedir. Doğu Türkistan
Müslüman nüfusu hakkında çok farklı rakamlar zikredilse de daha çok yirmi
milyon civarında olduğu söylenmektedir. Petrol başta olmak üzere doğalgaz,
demir, kömür, uranyum ve başkaca birçok yer altı zenginliklerine sahiptir.
Doğu
Türkistan tarihinde yer etmiş öyle çok kıymetli isimler var ki. Bazılarını
sıralayacak olursam;
Kaşgarlı
Mahmud (1008 – 1105)
Yusuf
Has Hacib (1017 – 1077)
Dilşah
Hatun (18.yüzyıl)
Yakup
Han (1827 – 1877)
Sabit
Damolla (1883 – 1941)
Alihan
Töre Saguni (1885 – 1976)
Ahmet
Can Kasimi (1914 – 1949)
Osman
Batur İslamoğlu (1899 – 1951)
Canımhan
Hacı (1893 – 1951)
Mehmet
Emin Buğra (1901 – 1965)
Dr.
Mesut Sabri Baykozi (1887 – 1952)
Hoca
Niyaz Hacı (1911 – 1949)
Alibey
Hakim (1908 – 1985)
İsa
Yusuf Alptekin (1901 – 1995)
Rabia
kadir (1947 - )
Çin’in
uygulamaya koyduğu ‘Kültür Devrimi’
denilen vahşet dönemi 1960’lardan bu tarafa daha etkin bir şekilde devreye
sokuldu. Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan tarihi ‘İpek Yolu’nun uzunca bir süredir fonksiyonunu kaybetmesi Doğu
Türkistan’ın eski görünürlüğünü, bilinirliğini azaltmış, adeta unutulmaya yüz
tutmuş, bu da Çinlilerin işine yaramış maalesef. 5 Temmuz 2009 Urumçi’de
meydana gelen kanlı olaylar Doğu Türkistan’ı daha çok dünya gündemine taşıdı. Doğu
Türkistan davasının bilinirliği artırmak ve mücadeleye hız vermek
gerekmektedir. Bölgede Çin başta olmak üzere Rus emperyalizminin planları da
yürürlükte ve hayatiyetini her daim sürdürmektedir. Doğu Türkistan’ın hürriyet
ve istiklal davasına destek olmak ve özellikle yaşanan Çin zulmünü dünya gündeminde
tutarak çözümler aranmalıdır. Doğu Türkistan’a aydınlarımızın ilgisini çekmek
ve artırmak gerekmektedir. Çin’in Doğu Türkistan üzerinde ki dil, kültür ve din
üzerindeki baskıları her geçen gün artarak devam etmektedir maalesef. Çin’in,
Uygurlara uyguladığı asimilasyon, dil ve kültür politikalarının son bulması
için gerekli çalışmalar sonuna kadar sürdürülmeli. Çin Seddi ardı arkası
kesilmeyen Türk akınlarından korunmak için yapılmış olan ve Çin’in kuzeybatısı
boyunca uzaman dünyanın en uzun savunma duvarı olması boşuna değil. Türklere
karşı korkuları uzun olmuş hep. Doğu Türkistan’ın özgürlüğüne kavuşması
temennisiyle.
İlkay Coşkun
12.02.2020
Kaynaklar:
1) Arpacık, Yusuf Ziya/ Osman Batur/ /İlteriş
Yayınları 2009
2) Alptekin, İsa Yusuf/ Doğu Türkistan
Davası/ Otağ Yayınları, 1973
3) Osmanlı Belgelerinde Doğu Türkistan/ İstanbul
2016
4) Kaşgarlı, Sultan Mahmut/ Uygur
Türkleri Kültürü ve Türk Dünyası/ Çağrı Yayınları, İst-2004
Kardelen Dergisi
Sayı 104, Nisan 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder