10 Nisan 2020 Cuma

Doğu Türkistan Uzak Değil - Kardelen Dergisi / İlkay Coşkun

Doğu Türkistan Uzak Değil

Türk’üz dedik, çekip çekip vurdunuz/ Bizi vurup, bizden hesap sordunuz/ Ölümden öteye köy mü kurdunuz!/ Korkumuz yok, korkumuz yok sizden.

-Altay Türklerinin bağımsızlığı için büyük mücadele verip işkencelere maruz kalmış ve 1951 yılında Çinliler tarafından şehit edilen Altaylı Kartal Osman Batur’un bir sözüyle girizgâhta bulundum.

Çinlilerin zulmü, işkenceleri, oyunları yeni değildir tabi ki. Bilge Kağan Orhun Kitabelerinde Çinliler hakkında neler söylemiş bir bakalım. ‘Çinlilerin altınına, gümüşüne, ipeğine, tatlı sözüne, değerli hediyesine kapılmadım. Bunlara kapılan ne kadar Türk’ün öldüğünü Çin boyunduruğuna düştüğünü unutmadım. Tanrı yardım etti Türk Kağanı oldum’

Doğu Türkistan Türklerinin milli mücahitlerinden Mehmet Emin Buğra, aynı zamanda bir şair idi. 1947 yılında yazdığı ‘Kutluk-Türkan’ şiirinin bir bölümünde şöyle seslenir.

Türk elinin erlerimiz/ Türkistandır yerlerimiz/ Aksun kan ve terlerimiz/ Mengü bolsun Türk eli
Yurt söymek imanımız/ Uluğ Türklük yolida/ Feda bolsun kanımız/ Mengü bolsun Türk eli

19.yüzyılın ortalarında Çinliler tarafından şehit edilen Kaşgar’ın okumuş kadın ozanı Nazuğum (Naziğim) bir destan şiirinin bir bölümünde şöyle seslenir.

Çinli kâfir insafsız/ Gelmeyin benim yanıma/ Gelsen benim yanıma/ Kast kılarım canıma
Yalın ayak su geçtim/ Dağın suyunu içtim/ Hain Çinli zulmünden/ Aziz canımdan geçtim.

Yüzyıllar boyu Doğu Türkistan’da yaşanan Çin ve Rus zulmünü anlatmak çok zor olsa gerek. Yaşanan bu zulmü yaşayanların dilinden örneklemiş oldum sadece. Doğu Türkistan’la 8-10 asır öncesi akrabalıklarımız, ırk din birliğimiz, kültür ortak paydamız varken bize hiç uzak olmadığı gerçeğini bize serimliyor. Mesela bunu bazı atasözlerimizden örnekleyelim. Bizlerin aynı kültürün birer ferdi olduğumuzun göstergeleridir bunlar.

Putunnı yotganga karap uzat (Ayağını yorganına göre uzat) Taşnı, mivelik yagaçka atarlar (meyveli ağacı taşlarlar) Kaşlık kılımen dep köz çıkartma (Kaş yapayım derken gözü çıkarma) Topdan ayrılgan koynı böri yer (sürüden ayrılan koyunu kurt kapar) Bir gün tuz içgen yerge kırk gün selam (Bir kahvenin kırk yıl hatırı olur) Tam Türkçe karşılığını yazmasam dahi anlaşılabilir bir dil ve kültür birliğini görüyoruz. Anadolu’ya, gümrah bir çağlayan gibi çıkagelen atalarımızın ata yurdudur Doğu Türkistan. Anadolu’yla bu kadar irtibatlıdır. Anadolu, üç kıtada ki dağınık vaziyette bulunan Türklerin kalbi, Doğu Türkistan ise gövdesinin bir parçası gibidir adeta.

Doğu Türkistan, Divan-ı Lügat it Türk de de geçen Hakâniye lehçesini kullanmaktadır. Kaşgarlı Mahmud, Doğu Türkistan’ın Kaşgar vilayetinden, Yusuf Has Hacip, Balasagun şehrinde doğup büyümüştür. Doğu Türkistan’ın büyük değerlerindendirler. Doğu Türkistanlı bir Türk’le, Türkiyeli bir Türk’ün dili, değişik lehçe farkları olsa da aynıdır. Rahatlıkla anlaşabilirler. Bunu örnekleyecek olursak Türk’ün Nasreddin Hoca’sı, Doğu Türkistan’da Nesriddin Ependi olmuş hatta Azerbaycan’da Molla Nasreddin olarak bilinir. Doğu Türkistan’da Nesriddin Ependi hikâyeleri anlatıla gelmektedir. Dilimizle alakalı başka bir tespitte bulunacak olursak, bizde ki İstanbul şivesi neyse Doğu Türkistan için Kaşgar şivesi odur.

Doğu Türkistan hakkında bazı kısa bilgilerle konumuza devam edelim.

Miladi 934 tarihinde Karahan İmparatorluğunun meşhur hakanlarından Sultan Satuk Buğra Han’ın İslamiyet’i kabul etmesiyle birlikte İslam dini bütün Doğu Türkistan’a yayılmış oldu.  Yakup Han 1864 de Doğu Türkistan da devlet kurmuş ve Sultan Abdülaziz’e biat ettiğini bildirmiştir. Yakup Han’ın ölümünden sonra 16 Mayıs 1878’de Doğu Türkistan’ın tamamı Çinliler tarafından işgal ve istila edilmiştir. Doğu Türkistan 18 Kasım 1884’te Çin İmparatorunun emriyle 19.eyalet olarak Şin-Cang (Xinjiang, yani Yeni Toprak’) olarak adlandırılmış ve imparatorluğa bağlanmıştır. Türkistan’ın yalnız Batı Türkistan’dan ibaret olduğu propagandasıyla Doğu Türkistan Çin emperyalizminin ‘Sinkiang’ politikalarına kurban edilmiş. Bu tarihten bu güne kadar Doğu Türkistan’da büyük küçük 200 civarında ayaklanma olmuş, 3 defa bağımsız devlet kurulmuş. 1933-1934 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ve 1944 de Doğu Türkistan Cumhuriyeti kurulmuş olsa da pek uzun ömürlü olmamıştır. Bu devletler Çin işgalleriyle son bulmuştur maalesef. Doğu Türkistan’da Yakup Bey’in son Türk Hakanlığı yıkıldıktan sonra uzun ömürlü devlet kurulamamış. Mesud Sabri Baykuzu, Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin, Doğu Türkistan'ın yakın tarihinde “üç efendi” olarak anılan ve 1943-1949 döneminde ortaklaşa mücadele veren seçkin siyasetçiler olarak bilinmektedir. Doğu Türkistan, Çinliler tarafından atanan ‘Umumi Valiler’le idare edilmeye başlanmış. Kızıl Çin, 1955’te Doğu Türkistan’a ‘Sinkiang Uygur Muhtar Bölgesi’ adı verildi. Bu sözde muhtar bölgeyi 11 vilayet ve 100 kazaya taksim edildi. Urumçi, Kaşgar, Hoten, Yarkent, Turfan, Kumul, Gulca, Kuça, Aksu, Karaşehir, başlıca vilayetleridir. Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’dir.

Doğu Türkistan’ın yüzölçümü yaklaşık iki milyon kilometre karedir. Doğu Türkistan Müslüman nüfusu hakkında çok farklı rakamlar zikredilse de daha çok yirmi milyon civarında olduğu söylenmektedir. Petrol başta olmak üzere doğalgaz, demir, kömür, uranyum ve başkaca birçok yer altı zenginliklerine sahiptir.

Doğu Türkistan tarihinde yer etmiş öyle çok kıymetli isimler var ki. Bazılarını sıralayacak olursam;
Kaşgarlı Mahmud (1008 – 1105)
Yusuf Has Hacib (1017 – 1077)
Dilşah Hatun (18.yüzyıl)
Yakup Han (1827 – 1877)
Sabit Damolla (1883 – 1941)
Alihan Töre Saguni (1885 – 1976)
Ahmet Can Kasimi (1914 – 1949)
Osman Batur İslamoğlu (1899 – 1951)
Canımhan Hacı (1893 – 1951)
Mehmet Emin Buğra (1901 – 1965)
Dr. Mesut Sabri Baykozi (1887 – 1952)
Hoca Niyaz Hacı (1911 – 1949)
Alibey Hakim (1908 – 1985)
İsa Yusuf Alptekin (1901 – 1995)
Rabia kadir (1947 - )

Çin’in uygulamaya koyduğu ‘Kültür Devrimi’ denilen vahşet dönemi 1960’lardan bu tarafa daha etkin bir şekilde devreye sokuldu. Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan tarihi ‘İpek Yolu’nun uzunca bir süredir fonksiyonunu kaybetmesi Doğu Türkistan’ın eski görünürlüğünü, bilinirliğini azaltmış, adeta unutulmaya yüz tutmuş, bu da Çinlilerin işine yaramış maalesef. 5 Temmuz 2009 Urumçi’de meydana gelen kanlı olaylar Doğu Türkistan’ı daha çok dünya gündemine taşıdı. Doğu Türkistan davasının bilinirliği artırmak ve mücadeleye hız vermek gerekmektedir. Bölgede Çin başta olmak üzere Rus emperyalizminin planları da yürürlükte ve hayatiyetini her daim sürdürmektedir. Doğu Türkistan’ın hürriyet ve istiklal davasına destek olmak ve özellikle yaşanan Çin zulmünü dünya gündeminde tutarak çözümler aranmalıdır. Doğu Türkistan’a aydınlarımızın ilgisini çekmek ve artırmak gerekmektedir. Çin’in Doğu Türkistan üzerinde ki dil, kültür ve din üzerindeki baskıları her geçen gün artarak devam etmektedir maalesef. Çin’in, Uygurlara uyguladığı asimilasyon, dil ve kültür politikalarının son bulması için gerekli çalışmalar sonuna kadar sürdürülmeli. Çin Seddi ardı arkası kesilmeyen Türk akınlarından korunmak için yapılmış olan ve Çin’in kuzeybatısı boyunca uzaman dünyanın en uzun savunma duvarı olması boşuna değil. Türklere karşı korkuları uzun olmuş hep. Doğu Türkistan’ın özgürlüğüne kavuşması temennisiyle.

İlkay Coşkun
12.02.2020

Kaynaklar:

1) Arpacık, Yusuf Ziya/ Osman Batur/ /İlteriş Yayınları 2009
2) Alptekin, İsa Yusuf/ Doğu Türkistan Davası/ Otağ Yayınları, 1973
3) Osmanlı Belgelerinde Doğu Türkistan/ İstanbul 2016
4) Kaşgarlı, Sultan Mahmut/ Uygur Türkleri Kültürü ve Türk Dünyası/ Çağrı Yayınları, İst-2004

Kardelen Dergisi
Sayı 104, Nisan 2020



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder