Yozgatlı Hüznî Baba ya da Hizbî Baba mahlasıyla bildiğimiz merhum Mehmet
Bahaeddin’dir. 1879 yılında Yozgat’ın Aşağı Nohutlu Mahallesinde doğdu. Mustafa
Nakşî
Efendi ailesine mensup olup Mehmet Derviş Efendinin oğludur. Hüznî Baba 19.yüzyılda
yetişmiş Yozgat’ın en önde gelen kalem şairlerindendir. Soyadı kanunu ile Hüznî Baba’nın ailesi ‘Öncül’ soyadını almıştır. Gazilik beratıda olan Hüznî Baba, Trablusgarp
ve Kurtuluş Savaşına katılmıştır. Hüznî Baba, 17 Ocak 1936 tarihinde Yozgat’ta hayata
gözlerini yummuştur. Mezarı Yozgat Çamlık mevki yakınında ki mezarlıktadır.
Hüznî Baba’nın ölümünde onüç yaşında olan en küçük
oğlu Fahrettin Öncül Bey’in ifadelerine göre, babasının çok kitap okuduğu ve
3500’ün üzerinde paha biçilemeyen yazma esere sahip olduğu nakledilmiştir. Hüznî Baba’nın medrese
eğitimi aldığı, iyi derecede Arapça bildiği ve Farsçaya da vakıf olduğu
bilinmektedir. Hem halk ve hem de divan tarzı şiirler yazmıştır. Şiirlerinde
ölçü olarak hece ve aruzu kullanmıştır. Halk şairliğinden çok divan şairliği
öndedir. Hüznî Baba divanları 1988 yılından itibaren çeşitli
araştırmacılar tarafından neşredilmiştir. Prof. Dr. Hayrettin İvgin, Ömer Tural,
Prof. Dr. M.Öcal Oğuz, Prof. Dr. Mustafa
Güneş araştırmacılardan bazılarıdır.
Hüznî Baba’nın şiirleriyle bir yolculuğa çıkalım
buyurun.
Vatan sevgisini bir dörtlükte şöyle ele alır. ‘Künyemiz gurbet ilde/ Vatanın derdi dilde/ Gözümüz
kaldı yolda/ Vatan vatan diyerek’
Başka bir şiirinde vatan sevgisi hakkında şunları
söyler.
‘Bir salkım üzümdür gözümde
vatan/ Uzak düştüm ne gelen var ne giden/ Büküldü kametim zayıftır beden/ Ol
sebebden Hüznî kara
bağlarım’
Tasavvuf ehlide olan, ayrıca tasavvuf anlayışını çok
iyi bilen Hüznî Baba buna şiirlerinde bolca yer vermiştir. ‘Dervişlerin’ şiirinin bir iki dörtlüğü
şu şekildedir. ‘İsmin etsen hatır/ oldum
yanında hȃzır/
Hazret-i Abdülkadir/ Geylanî dervişlerin/.../Şah-ı Tarikat Nakşi/ Kȃn-ı hakikat
Nakşî/ Şems-î Şerîat Nakşî/ Sultȃnı dervişlerin’
İlahi aşkı birçok şiirinde gördüğümüz Hüznî Baba’nın ‘Aşkın Bana Yȃr Oldu’ şiirinin ilk dörtlüğü şöyledir. ‘Halk oldukda kȃinat/ Aşkın bana yȃr oldu/ Çekdim hayli müşkilȃt/
Hicrin dile bȃr
oldu’
Azda olsa beşeri aşkı şiirlerinde konu olarak
işlemişrir.
‘Sevini Sevini’ şiirinin bir dörtlüğünde şöyle seslenir
sevgiliye. ‘Hoş temenna ettim yerden/
Etti hürmet can u serden/ Kollarım boynuna birden/ Saldım sevini sevini’
‘Niçin Gelmedi’
şiirinde sevdiceğine şöyle seslenir.
‘Çok zamandır hasretiyle yandığım/ Devletlȗ
Sultanım niçin gelmedi/ Yolunda cân ile kurbân olduğum/ Kaşları kemanım niçin
gelmedi’
Çok aşina olduğumuz bazı söyleyiş, şiir kalıplarına,
nakaratlarına bir asır öncesi Hüznî Baba şiirlerinde de görmek mümkün.
İnsaf et hȃlimden
bil bazı bazı/.../ Emsin ak gerdanından dil bazı bazı/.../Sende bir merhamet
kıl bazı bazı...
‘Yavaş Yavaş’ şiiri dörtlük sonları nakaratı şu şekildedir.
‘Ciğerden kan akar al yavaş yavaş/ Vaslın
ilacından çal yavaş yavaş/ Hasta gönlüm bir sor gel yavaş yavaş/ Kolların
boynuma sal yavaş yavaş’
‘Kaf-kalem kaşlarının
hayranıyım/ Kef-kömür gözlerinin kurbanıyım/ Lâm-likanın bende-i fermanıyım/ Mim-meded
şems-i cihanım efendim’
Naat tarzı şiirlerini örnekleyecek olursak;
‘Muhammed’i Görelim’ şiirinin bir dörtlüğü; ‘Görürsün gözüme zahir hayâli/ Bir tecelli etsin kadd-i nihâli/
Bedr olmuş ay gibi o gül cemâli/ Göster bize Muhammed’i görelim’
Daha çok bilinen yirmi iki kıtalık ‘Yozgad Destanı’ şiirinin bir dörtlüğü
şöyledir. ‘Aşa’ir her taraf yaşar
yaylada/ Kurulmuş haymeler çölde sahrada/ Konarlar göçerler cay-ı sefada/ Çamlık
gibi var ormanı Yozgad’ın’
‘Değer Gözlerin’ isimli destan şiirinin bir dörtlüğü şöyledir;
‘Avrupa İngiliz Sırp Karadağı/ Almanya
Bulgar Japon toprağı/ Fas Şahı İtalya Mersin sancağı/ Nice bin hakanı değer
gözlerin’
Garipliğini,
fakirliğini, darlığını ‘Deli Gönül’
şiirinde şöyle ele alır.
‘Garîb bikes kaldım gurbet illerde/ Yâr gelir
mi deyȗ gözüm yollarda/ Kaldım Hüznî gibi dağda çöllerde/ Geçti nâzik ömrüm âh
vâhlar ile’
Başka bir şiirinde;
‘Ben ezildim ihtiyaçtan/ Her taraf zindan bana’
‘Ebu Hanıfe’, ‘Tâhâ Suresine
Atıf’ gibi birçok farklı konularda şiirleri
de mevcuttur.
‘Tarikat ehlinin hep serveridir/ Şerî’at
tahtının hem mehteridir/ Hakikat bahrinin bir gevheridir/ Tasavvuf Şahıdır Ebȗ
Hanîfe’
Askerlik, imamlık, vaizlik görevleri dolayısıyla
Yozgat dışında da buluna Hüznî Baba sıla özlemini de işler şiirlerinde. ‘Sermayem gam benim meta’ım feryad / Hizbî
gurbet ilde Hâlim
pek berbad/ Vatan-ı aslimiz muhterem Yozgad/ Aceb birgün uğrar m’ola yolumuz’
Bir asır öncesi yaşamış olan Yozgat’ın ileri gelen
kalem şairlerinden Hüznî Baba’nın ‘Yozgad
Destanı’ şiirinden bir dörtlükle yazımı sonlandırmak istiyorum. ‘Ha’in her cihetten yaman değil mi/ Ne kadar
vasf etsem şayan değil mi/ Hubbu’l-vatan mine’l-iman değil mi/ Hizbî
kıymetini tanı Yozgad’ın’
Kaynaklar:
1) Hayrettin İvgin-Ömer Ünal/
Kültür Ajans Yayınları 2009
2) XX Yüzyıl Divan Şairi
Yozgatlı Hüznî / Mustafa Güneş/
Dumlupınar Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi Sayı 6, 2002
İlkay Coşkun
Kültür Çağlayanı Dergisi
Sayı 60, Ocak Şubat 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder