28 Nisan 2020 Salı

Yozgat’lı Hüznî Baba - Kültür Çağlayanı Dergisi, Sayı 60


Yozgat’lı Hüznî Baba

Yozgatlı Hüznî Baba ya da Hizbî Baba mahlasıyla bildiğimiz merhum Mehmet Bahaeddin’dir. 1879 yılında Yozgat’ın Aşağı Nohutlu Mahallesinde doğdu. Mustafa Nakşî Efendi ailesine mensup olup Mehmet Derviş Efendinin oğludur. Hüznî Baba 19.yüzyılda yetişmiş Yozgat’ın en önde gelen kalem şairlerindendir. Soyadı kanunu ile Hüznî Baba’nın ailesi ‘Öncül’ soyadını almıştır. Gazilik beratıda olan Hüznî Baba, Trablusgarp ve Kurtuluş Savaşına katılmıştır. Hüznî Baba, 17 Ocak 1936 tarihinde Yozgat’ta hayata gözlerini yummuştur. Mezarı Yozgat Çamlık mevki yakınında ki mezarlıktadır.

Hüznî Baba’nın ölümünde onüç yaşında olan en küçük oğlu Fahrettin Öncül Bey’in ifadelerine göre, babasının çok kitap okuduğu ve 3500’ün üzerinde paha biçilemeyen yazma esere sahip olduğu nakledilmiştir. Hüznî Baba’nın medrese eğitimi aldığı, iyi derecede Arapça bildiği ve Farsçaya da vakıf olduğu bilinmektedir. Hem halk ve hem de divan tarzı şiirler yazmıştır. Şiirlerinde ölçü olarak hece ve aruzu kullanmıştır. Halk şairliğinden çok divan şairliği öndedir. Hüznî Baba divanları 1988 yılından itibaren çeşitli araştırmacılar tarafından neşredilmiştir. Prof. Dr. Hayrettin İvgin, Ömer Tural, Prof. Dr. M.Öcal Oğuz,  Prof. Dr. Mustafa Güneş araştırmacılardan bazılarıdır.

Hüznî Baba’nın şiirleriyle bir yolculuğa çıkalım buyurun.

Vatan sevgisini bir dörtlükte şöyle ele alır. ‘Künyemiz gurbet ilde/ Vatanın derdi dilde/ Gözümüz kaldı yolda/ Vatan vatan diyerek’

Başka bir şiirinde vatan sevgisi hakkında şunları söyler.
‘Bir salkım üzümdür gözümde vatan/ Uzak düştüm ne gelen var ne giden/ Büküldü kametim zayıftır beden/ Ol sebebden Hüznî kara bağlarım’

Tasavvuf ehlide olan, ayrıca tasavvuf anlayışını çok iyi bilen Hüznî Baba buna şiirlerinde bolca yer vermiştir. ‘Dervişlerin’ şiirinin bir iki dörtlüğü şu şekildedir. ‘İsmin etsen hatır/ oldum yanında hȃzır/ Hazret-i Abdülkadir/ Geylanî dervişlerin/.../Şah-ı Tarikat Nakşi/ Kȃn-ı hakikat Nakşî/ Şems-î Şerîat Nakşî/ Sultȃnı dervişlerin’

İlahi aşkı birçok şiirinde gördüğümüz Hüznî Baba’nın ‘Aşkın Bana Yȃr Oldu’ şiirinin ilk dörtlüğü şöyledir. ‘Halk oldukda kȃinat/ Aşkın bana yȃr oldu/ Çekdim hayli müşkilȃt/ Hicrin dile bȃr oldu’

Azda olsa beşeri aşkı şiirlerinde konu olarak işlemişrir.
‘Sevini Sevini’ şiirinin bir dörtlüğünde şöyle seslenir sevgiliye. ‘Hoş temenna ettim yerden/ Etti hürmet can u serden/ Kollarım boynuna birden/ Saldım sevini sevini’

‘Niçin Gelmedi’ şiirinde sevdiceğine şöyle seslenir.
‘Çok zamandır hasretiyle yandığım/ Devletlȗ Sultanım niçin gelmedi/ Yolunda cân ile kurbân olduğum/ Kaşları kemanım niçin gelmedi’

Çok aşina olduğumuz bazı söyleyiş, şiir kalıplarına, nakaratlarına bir asır öncesi Hüznî Baba şiirlerinde de görmek mümkün.

İnsaf et hȃlimden bil bazı bazı/.../ Emsin ak gerdanından dil bazı bazı/.../Sende bir merhamet kıl bazı bazı...

‘Yavaş Yavaş’ şiiri dörtlük sonları nakaratı şu şekildedir. ‘Ciğerden kan akar al yavaş yavaş/ Vaslın ilacından çal yavaş yavaş/ Hasta gönlüm bir sor gel yavaş yavaş/ Kolların boynuma sal yavaş yavaş’

Arap harflerini akrostiş yaptığı ‘Elifnȃme’ isimli şiirin bir dörtlüğü şöyledir.
‘Kaf-kalem kaşlarının hayranıyım/ Kef-kömür gözlerinin kurbanıyım/ Lâm-likanın bende-i fermanıyım/ Mim-meded şems-i cihanım efendim’

Naat tarzı şiirlerini örnekleyecek olursak;
‘Muhammed’i Görelim’ şiirinin bir dörtlüğü; ‘Görürsün gözüme zahir hayâli/ Bir tecelli etsin kadd-i nihâli/ Bedr olmuş ay gibi o gül cemâli/ Göster bize Muhammed’i görelim’

Daha çok bilinen yirmi iki kıtalık ‘Yozgad Destanı’ şiirinin bir dörtlüğü şöyledir. ‘Aşa’ir her taraf yaşar yaylada/ Kurulmuş haymeler çölde sahrada/ Konarlar göçerler cay-ı sefada/ Çamlık gibi var ormanı Yozgad’ın’

‘Değer Gözlerin’ isimli destan şiirinin bir dörtlüğü şöyledir; ‘Avrupa İngiliz Sırp Karadağı/ Almanya Bulgar Japon toprağı/ Fas Şahı İtalya Mersin sancağı/ Nice bin hakanı değer gözlerin’

Garipliğini, fakirliğini, darlığını ‘Deli Gönül’ şiirinde şöyle ele alır.
‘Garîb bikes kaldım gurbet illerde/ Yâr gelir mi deyȗ gözüm yollarda/ Kaldım Hüznî gibi dağda çöllerde/ Geçti nâzik ömrüm âh vâhlar ile’

Başka bir şiirinde; ‘Ben ezildim ihtiyaçtan/ Her taraf zindan bana’

‘Ebu Hanıfe’, ‘Tâhâ Suresine Atıf’ gibi birçok farklı konularda şiirleri de mevcuttur.
‘Tarikat ehlinin hep serveridir/ Şerî’at tahtının hem mehteridir/ Hakikat bahrinin bir gevheridir/ Tasavvuf Şahıdır Ebȗ Hanîfe’

Askerlik, imamlık, vaizlik görevleri dolayısıyla Yozgat dışında da buluna Hüznî Baba sıla özlemini de işler şiirlerinde. ‘Sermayem gam benim meta’ım feryad / Hizbî gurbet ilde Hâlim pek berbad/ Vatan-ı aslimiz muhterem Yozgad/ Aceb birgün uğrar m’ola yolumuz’

Bir asır öncesi yaşamış olan Yozgat’ın ileri gelen kalem şairlerinden Hüznî Baba’nın ‘Yozgad Destanı’ şiirinden bir dörtlükle yazımı sonlandırmak istiyorum. ‘Ha’in her cihetten yaman değil mi/ Ne kadar vasf etsem şayan değil mi/ Hubbu’l-vatan mine’l-iman değil mi/ Hizbî kıymetini tanı Yozgad’ın’

Kaynaklar:

1) Hayrettin İvgin-Ömer Ünal/ Kültür Ajans Yayınları 2009
2) XX Yüzyıl Divan Şairi Yozgatlı Hüznî / Mustafa Güneş/
Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Sayı 6, 2002

İlkay Coşkun
Kültür Çağlayanı Dergisi
Sayı 60, Ocak Şubat 2020

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder