3 Ekim 2019 Perşembe

Mustafa Mete, Hikaye Kitabı Üzerine

‘Zamansız Kaybolan’ Mustafa Mete, Hikaye Kitabı

‘Zamansız Kaybolan’ hikâye kitabı genç öğretmen Yazar Mustafa Mete Bey’in ilk kitabı. Eser iki bölümden oluşuyor. 24 hikâyenin yer aldığı eser 78 sayfa hacminde, Şubat 2019 tarihinde Lirik Yayınları tarafından okurla buluşturuldu. Zamansız Kaybolan’ı 2-3 saat içerisinde keyif alarak okudum. Hikâyeler 2-3 sayfayı geçmeyecek şekilde kısa kısa yer almakta. Bu da gerek seyahatlerde gerekse de molalarda kolaylıkla, sıkılmadan okunabilmesine olanak sağlamaktadır. Herhangi bir öykünme emareleri gözükmeyen hikâyeler yüreğe dokunan, hayatın sadece koşturmalardan ibaret olmadığı ve geçiciliği ana fikri doğrultusunda yolunu alıyor. İzninizle Mustafa Mete Bey’in sadırından dökülen hikâyeler hakkında değinilerde bulunacağım.

Birbirinden bağımsız hikâyeleri okurken sanki bir romanın bölümlerini okuyorum hissine kapıldım. Hikâyeler arasında uyum ahenk ve insicam olduğu gözükmektedir. Yazar kendi yaşadıklarının yanında çevresizdeki insanların yaşantılarını da ele aldığı bunları hikâyeleştirdiği hissine kapıldım. Bir hikâye hariç çoğu erkek gözüyle ele alınmış. Hikâye içlerine anlamlı mesajlar sıkıştırılmış. ‘ Efsaneler ve anlatılar çağına veda etmemiz gerektiğini o günlerde fark etmeye başladım. Tarihini, dilini doğru öğrenmenin kendimi bilmek olduğunu anladım’ gibi. Suyun huzur veren musikisi, mavinin rahatlığı, gündelik hayatın faniliği anlatımlarda sık sık önümüze çıkıyor. Köyü, şehri, taşrayı da içine alacak şekilde İstanbul, Yozgat ve Bursa mekânları bir nevi öne çıkıyor.

Aşk, özellikle platonik yalın bir şekilde hikâyelerde işlenmiş. Saniyen ölüm olgusu belirgin bir şekilde hikâyelerde kendini gösteriyor.  Tevazu, zarif dokunuşlar, bozkırın içtenliği, yaşantısal bütünlük içerisinde ele alınıyor. Şekvadan uzak, tevazu, şükür ve teslimiyet örneklendiriliyor. Hikâyeler okundukça deniz suyu içmiş gibi tekrar kendine çekiyor, tekrar okuma hissi uyandırıyor. Hayali, aşkı, özlemi hatta acıyı duyumsatıyor okuruna.

İzleksel öğeler olarak “aşk, ölüm, çocuk, özlem, doğa, renkler”  başlıklarında sıralayabiliriz. Hikâyelerde renkler kendini sık sık gösteriyor. Mavi, beyaz, kırmızı, beyaz sarı saç. Mavi göz, mavi balon, siyah saç gibi. Seçilen hikâye isimlerinde çağrışım gücü yüksek, dikkat ve ilgi çekicilik öne çıkıyor. Çığlık, bomba, Elif Bâ gibi.‘Bir an güldüler mi rengârenk yağmurlar yağar gönlümün bahçelerine’ türünden şiirsel ifadeler bazı hikâyelerde kendine yer bulmuş.

Hani insan film izlerken senaryoya müdahil olmak ister ya özellikle film ve kitap finallerinin kendi hayalindeki gibi nihayet bulmasını ister ya aynen bunun gibi ‘Matmazel Eftelya’ hikâyesinde müzik öğretmeni Eftelya’nın nişanlısı Tayfun karakteri, kardeşi veya bir yakını çıksaydı keşke. İsmet’in hayali devam etseydi diye düşünmedim değil. Özellikle kitabı okumayanlar için hikâyelerin merakı, tadı ve sürprizi kaçmadan bu notu buraya eklemek istedim.

Kitapta daha çok günümüzün hikâyelerine, yirmi birinci yüzyılın yaşantılarına şahit oluyoruz. Elektrikli sobalar, cep telefonları, site hayatı gibi örneklemeler ile günümüzün bir yazınsal ürünü olduğu izlenimi veriyor.
Genç Yazar Mustafa Mete Bey’e bu ilk kitabında başarılar dilerim. Kitapta yer alan hikâyeler, kurumuş nehirlere can verircesine yepyeni gümrah ırmaklara taşıyor. ‘Dünyayı gönlümce olacak sandım’ diyen Neşet Ertaş sözünde olduğu gibi hayatın tozpembeliğini, rüyaları ve hatta hayal kırıklıklarını, özlemlerini, acılarını hikâyelerle taşıyacaktır yarına.

İlkay Coşkun
Çare Edebiyat Dergisi
Sayı 4, Güz 2019

1 yorum: